Doğu Türkistan; ’’en uzaktaki Türkler’’in memleketi. Çin için de kaybedilmemesi gereken önemli bir hammadde kaynağı olan Ülke. Çin’in halka karşı yaptığı insan hakları ihlallerini ve zulmü gizlemek için uluslararası arenada öne sürdüğü iddiasına göre "Çin topraklarının bir parçası olduğu" yer!

 





Oysa tarihi kaynaklar bu iddiayı yalanlamaktadır. Bunların başında Çinlilerin, diğer milletlerden kendilerine karşı yönelen saldırıları engellemek için inşa ettikleri Çin Seddi gelmektedir. Tarihte ilk defa Çinliler ile bölgede yaşayan diğer milletler arasındaki resmi sınırı bu set oluşturmuştur ve Doğu Türkistan, Çin'in tarihi sınırları olarak kabul edilen bu tarihi setin dışında kalmaktadır. Diğer delillere de baktığımızda, Doğu Türkistan, Çinlilere ait bir bölge değil, müstakil bir ülkedir.

 

‘’Doğu Türkistan, Çinlilerin taktığı isimle “Şin – Can” yani yeni kazanılmış toprak demek. Bu kelimeyi asla ve asla kullanmayacağız ama neden “Şin – Can” dediklerini söylemek adına önemli. 60 yıldan fazladır zulüm altında Türk kardeşlerimiz. Şimdiye kadar görmedikleri işkence metodu yok. Çin gibi kapalı bir devletin zulmü altında kaldıkları için seslerini duyurma şansları çok yok. Gerçi Müslüman olunca hele bir de Türk olunca zaten dünyanın gözleri kapalı, kulakları sağır oluyor. Yine tek ses Türkiye’den ve Türk milletinden geliyor ama o da zalimin duvarına çarpıyor.



1993’ten bu yana Doğu Türkistan’da eğitim dili Çince (zorunlu). Oruç tutmak sağlığı bozduğundan yasak. 2008’den bu yana dini nikah da yasaklandı. Cami ve mescitlere girişi de öyle. Türk Bayrağı ve Ay Yıldız ya da Türk Bayrağı’na benzer bir figür mü var? İşte o zaman cezaevinde üç yıl sizi bekliyor ve artık Çin devleti tarafından sakıncalı grubuna dahil edildiniz.





Yolda herhangi birine “Selamün Aleyküm” dediniz. Diyemezsiniz. Çünkü bu dinde radikallik içeriyor ve yasak.





İslam ve Türk isimlerini çocuklarınıza koyduğunuz zaman anında suçlusunuz ve çocuğunuzun ismi Çince bir isimle değiştiriliyor.





Çin’in güvenlik güçleri yakın zamanda işi öyle bir azıya almışlar ki, artık evlere baskınlar verip başörtülü kadınların olup olmadığını kontrol ediyorlar.









2017 yılından itibaren toplama kampları adı altında Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin DNA’sı toplanıyor, kısırlaştırılıyor. Burada yaklaşık 3 milyon Uygur Türk’ü var. Her türlü işkenceye maruz kalıp, Çin’in çizdiği sınırlar dahilinde bir hayata zorlanıyorlar. Allah’ı inkar etmeleri ve dinlerinden dönmeleri isteniyor. Yapmayanlara karşı ağır, sistematik işkenceler uygulanıyor. Bilinçaltı uygulamalarıyla buradaki Türkleri intihara meyilli kişiler haline getirip intihara sürüklüyorlar. Yakın zamanda kamplarda intihar vakalarının artmasının nedeni de bu.





Çin, dünyanın gözü önünde bir soykırım yapıyor ve hiç kimseden ses çıkmıyor. Şu anda Doğu Türkistan’da demografik yapı bozulmak üzere. Çin nüfusu yüzde 47’ye kadar geldi. Kısırlaştırma ve işkencelerle 3 yıl sonra nüfus Çin lehine dönecek ve artık bu Türk toprağını resmen ilhak etme hakkını kazanacak. İşin sadece nüfus değil ekonomik ve stratejik boyutu da var’’ (1)

 

Doğu Türkistan’da Çin tarafından dinmeyen, bitmek bilmeyen bir asimile etme ve hatta karşı gelenlere ; acımasız , insan onuruna yakışmayacak eziyetler ölüm ve işkence var. Dünya sessiz , dünya dilsiz şeytan. Bizler bu zulümleri gördüğümüzde  yutkunamıyoruz bile, boğazımız düğüm düğüm oluyor. Zalim insanlar sadece dünyanın değil evrenin de kangreni.

Doğu Türkistan; dünya halklarının belki en mazlumu, en unutulmuşu, en sahipsizlerinin yaşadığı kadim coğrafyamız. Sözde çağdaş! Dünya bu zulme kör sağır. Zulüm gören her kim olursa olsun; dini, dili, milliyeti, rengi farketmeksizin diğer insanlar yanında olamıyorsa mazlumların insani özelliklerini yitirmiş demektir. Zulme rıza zulümdür ilşkesinden hareket edrsek, bir nevi zalimle de örtülü bir anlaşma yapmış hükmüne geçerler.

 





 

Evet Doğu Türkistan, Dünya’nın gündeminde değilse bile, bizim gündemimiz olmalı, soykırıma uğrayan soydaşlarımızı savunmak, bu zulmü en azından duyurmak vazifemiz olmalı. Evimizde;  basından, sosyal medyadan bütün bu olan vahşeti, mezalimi, soykırımı seyrederken bir şey yapamamanın verdiği ezikliği Hazreti Ali’nin "Bir Zulme Engel Olamıyorsanız Onu Herkese Duyurun!" sözü bir parça olsun giderdi. İnanın seyrettiğimiz ve görüntülerini görüp dayanamadığımız bu vahşeti, bizde elbetteki soydaşlarımızdan taraf olarak siz okuyucularımıza duyuruyoruz. Elimizden şu an için gelen ancak budur.





Zulüm gören soydaşlarımıza, din kardeşlerimize Allah’tan sabır, güç ve dayanma gücü diliyorum. Allah yardımcıları olsun.

 

Zalimler de ıslah oluyorsa Allah ıslah etsin, ıslah olmuyorlarsa da Rabbim Kahhar ism-i şerifiyle  kahr-u perişan etsin..

 

 

Lokman ÖZKUL

Eğitimci –Yazar

[email protected]

 

 

(1) [email protected]