Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 30 Kasım – 02 Aralık 2012 tarihleri arasında 3 gün süreyle İlimizde yapılacak olan “Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı” Vali İrfan Balkanlıoğlu’nun katılımı ile başladı. 5. si yapılan ve üç gün sürecek olan toplantıya Vali İrfan Balkanlıoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ve Dr. Ekrem Keleş ile öğretim üyeleri ve din görevlileri katıldı. Güral Termal Otel’de yapılan toplantıda ilk olarak Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Davut Kaya tarafından Kuran tilaveti yapıldı. Daha sonra açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, kurum hakkında ve 3 gün sürecek olan toplantı ile ilgili olarak bilgilendirici bir konuşma yaptıktan sonra, daha önce yapılan ‘Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantıları’ hakkında hatırlatmalar ve günümüzde ne tür etkiler oluşturduğunun bilgisini verdi. Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen Vali İrfan Balkanlıoğlu; ’’Afyonkarahisar Valisi olarak ilimizde böyle bir etkinliğin düzenlenmesi bizi de mutlu ediyor. Afyonkarahisar bu tür konferans, toplantı ve kongrelere ev sahipliği yapacak konuma geldi. İlimiz yolların, medeniyetlerin ve lezzetin kesişim noktası ve mermerin ve termalinde başkenti durumundadır. Bu kutsal topraklar Cumhuriyetin kurulduğu ve kazanıldığı topraklardır. Evliya Çelebi’nin bu şehit kanları ile sulanan kutsal topraklar için “Buraya gelen insanın kalp gözü açılır” demiştir. Afyonkarahisar böyle bir ildir ve bu nedenle memnunuz, müteşekkiriz. İnsan hayatında dinin önemi çok fazladır. Yaradılış itibariyle inanma ihtiyacı fıtri olduğu için yaratılıştan geldiği için inanmıyorum diyen insanların bile içinde bu tür boşluklar olduğunu ve sıkıntılarına çözüm bulamadığı, problemlerinin bulunduğunu biliyoruz. Bu nedenle Türkiye gibi bir ülkede, kendisini Müslüman ve dindar diye nitelendiren insanların büyük birçoğu için elbetteki din günlük hayatımızın, normal hayatımızın sürekli konuşulduğu vazgeçilmez unsurlarından birisi. Dolayısıyla insanlar her zaman gelişen ve değişen teknoloji karşısında ve yeni güncel meseleler karşısında sorularla doğru tatmin edici ve vicdanen müsterih olarak uyabileceği cevaplar arıyor. Dönem dönem Diyanet İşleri Başkanlığının yetki ağızları dışında da, kendisine din adamı sıfatı yakıştırılan insanlar, iletişim çağında yaşadığımız için televizyonlarda, internette, şurada burada çıkıp, asırlardır uygulana gelen dini konulara çok aykırı söylemlerde bulunup, her şeyi sorgulatır duruma getiriyorlar. Bu zaman içerisinde insanların kafasında soru işaretleri oluşmasına, hatta saygın ve muteber din adamlarına bile söyledikleri sözler karşısında acaba dedirten ve şüphe ve endişeler içinde, merak ve endişe duygusunu bir türlü gideremeyen insanlar çoğalıyor. Bu da vicdanı müsterih olmayan, mutsuz ve kalitesiz bir yaşam sürmek zorunda kalan insanların sayısını arttırıyor. Hatta bizi bile ilgilendiren sorunlara kadar geliyor bu durumlar. Asayiş sorunu bile olabiliyor zaman içerisinde. Dolayısıyla insanlarımızın hayatının büyük bir bölümünü işgal eden ve ister istemez sürekli yüzleşmek zorunda kaldığı, dini meselelere doğru saygın ve yetkin din adamları tarafından ki, buna eskiler ilmiyle amil din adamları derler. Bu insanlar tarafından söylenmiş ve doğruluğundan asla şüphe edilmeyecek sözler ve fetvalar şeklinde müsterih olacak cevaplar arayışındadırlar. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı kanununda kendisine verdiği yetkiler arasında en yetkin ve en saygın din adamlarını bünyesinde barındırıyor. Ve toplumda Din İşleri Yüksek Kurulunun vermiş olduğu bir cevap hakikaten yerini buluyor ve herkes tarafından kabul ediliyor. Sadece Türkiye’de de değil dünyanın birçok yerinde tartışılan konular var. Ben Hukuk Fakültesi mezunuyum, öğrenci iken bize şöyle öğretmişlerdi. Yarın hakim olur giderseniz. Hakim, önüne gelen her davaya çözüm bulmak, karar vermek zorundadır. Kendisini görevli ve yetkili olarak kabul etmiyorsa, görevsiz ve yetkisiz olduğuna karar verir. Ve yetkiyle görevli olan mahkemeye gönderir. Eğer o mahkemede kararda kendisini görevsiz ve yetkisiz sayıyorsa, adli mahkemeler içerisinde cereyan etmişse bu durum da Yargıtay görevli ve yetkili mahkemeyi gösterir sen yetkilisin dediği zaman o mahkeme bakmak zorundadır. Eğer bu çeşitli mahkemeler arasındaysa Danıştay, Yargıtay, Askeri Yüksek idare Mahkemesi arasında cereyan ediyorsa o iş içinde özel yüksek bir mahkeme oluşturduysa Uyuşmazlık Mahkemesi belirler bakılacak mahkemeyi. Yetkili ve görevli mahkeme kaçınılmaz olarak belirlenince önüne gelen davaya bakar. Politik hukuk kaideleri arasında hiçbir hüküm yoksa, örf ve adete müracaat eder diyor. Şu anki hukuk mevzuatımız da bunu söyler. Örf ve adette bir şey bulamamışsa, sanki kendisi kanun koyucu gibi meclis yerine koyarak bir pozitif hukuk kuralı üretir ve ona uygun olarak o soruna çözüm getirir der. Şimdi günümüzde aynı şey din kuralları konusunda da geçerli. Sorulan her soruya cevap bulmak zorundayız. Belki şu anda bilmiyoruz. Ancak araştırıp, soruşturup sana bir cevap vereceğiz demek zorundayız biz. Eğer dini hükümlerle de çelişmeyen doğru bir cevap bulamazsak insanların kafasında çok daha büyük soru işaretleri, hatta fitne ve fesada kadar giden bir sürü şey oluşuyor. İlmi ve amil, alim ve fazıl son derece yetkin din adamları sorulara zamanında doğru cevap üretebilmiş olsalardı bugün toplumda hatta İslam aleminde bugüne kadar yansıyan bir çok ihtilaflar olmazdı. Zafiyet görüntüsü ve dini konularda tatmin edici cevap bulamayan insanların oluşturduğu toplumlardan da başka tür başarılar beklemek de zor. Bu fitne, fesat ortamı birçok insanı etkiliyor, bazen bakıyorsunuz bir memur görevini layıkıyla yerine getirmiyor, amirlerine karşı saygısız, vatandaşlarla problemi var, biraz araştırıyorsunuz, ailesinde huzur yok mesela, aile huzursuzluğu insanın normal toplumsal yaşamını da etkiliyor. Dini bakımdan cevap bulamadığı sorular, kişinin iç huzursuzluğu iş yaşantısına da aksediyor ve bazende aile yaşantısını da etkiliyor, sonuçta mutsuz insanların oluşturduğu toplumlar, toplum yaşantısını da etkiliyor. Bu nedenle dini hayat ve cevap veremediğimiz sorular, sizlerin böyle çabalarıyla inşallah cevap bulacak. Sandığımızdan daha fazla bu millet dine diyanete önem veriyor aslında, eğer böyle saygın din adamları kesin ve net sorunlara cevap bulabilirlerse, ortalığı böyle kendisi her açıdan sorgulanabilir insanların din adamı sıfatıyla açıklamalarına terk etmezlerse, gelecekte çok daha huzurlu, başarılı ve kaliteli bir Türkiye bizi bekliyor. Bu anlamda göreviniz, misyonunuz son derece önemli, bu toplantıyı Afyonkarahisar’da yaptığınız için sizlere minnetlerimi, şükranlarımı arz ediyorum‘’dedi. Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan “Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı’’ nda İbadetler ve Aile Hayatı ile ilgili meselelerin tartışılmasına geçildi