ÇİN MUCİZESİ           ÇİN; EKONOMİ DE DÜNYA LİDERİ, TÜRKİYE VE AFYON NASIL BATIYOR?  İSMAİL ÖZDİLEK (Em.hava Alb.) Ön not: Afyonumuzun küçük ve orta işletmelerini gelişmiş ülkeler ile beraber çalışma yönünde gayret gösteren TOSYÖV Derneği ve Arkadaşım olan onun Değerli Başkanı İhsan Beşer’in çalışmalarını ve yurt dışından Afyonumuza davet ettiği yabancı heyetleri ilgiyle takip ediyorum. Geçenlerde Çin Devlet Bankası Başkanı, Kurumsal Müdürü ve heyetiyle Afyon ile mermer başta olmak üzere ticareti geliştirmek için Afyonumuza geldiler. Dünya ile Afyonumuzu kucaklaştırma yönündeki çalışmalarından dolayı Sayın İhsan Beşer’i tebrik ediyor ve çalışmalarının sonucunda geleceğin Afyonunu hazırladığını hemşerilerimin bilmesini ve kendisine yardımcı olmalarını diliyorum. ÇİN NASIL BAŞARDI En son okuduğum kitap Prof. Dr. Ahmet Fazıl Özsoylu’nun İrlanda- Çin-Hindistan’ın ekonomik başarılarını anlatan ‘ NASIL BAŞARDILAR ‘ adlı kitap oldu. Kitabı okurken, aklıma hep Afyon ve Türkiye’deki olumsuz ekonomik uygulamalar ile nasıl fakirleştiğimiz ve nasıl varlık içerisinde yokluk çektiğimiz geldi ve kitabın önemli gördüğüm kısımları Afyon ve Türkiye örnekleri ile ve günümüzün ekonomik devi olan Çin’in bugünlere nasıl geldiğini anlatmak istedim. 2011 yılı rakamlarına göre Çin’in döviz rezervi 3,2 trilyon dolar, Cari işlem fazlası 203 milyar dolar, yıllık ortalam büyüme hızı %9.1dır. Bugün Çin da 1milyar doların üzerinde servet sahibi olan 251 insan vardır. Öncelikle konunun başlığını verdiğim, ‘Çin ekonomi de dünya lideri, Afyon ve Türkiye nasıl batıyor’ sorusuna cevap verirsem, Çin ekonomisinin ilmin ve fennin ışığı altında kaynaklarını planlı kullanarak ve planlı kalkınmanın karşısında geliştiğini, HEDEF OLARAK DA ülkenin kalkınması, güçlü ve zengin olması ve ülke ekonomisinin yapılanmasını bir vizyon olarak ortaya konduğunu ve bu hedeften 35 yıldır da sapmadığını görüyoruz.Türkiye’nin de Çin’deki ekonomik uygulamaların tam tersinin uygulandığı için batmaya doğru gittiğini söyleyebilirim. Örnekler mi? 1. Altı adet uçağı olan Başbakanımızın bizim vergilerimizden 7nci uçağını 400 milyon dolara Airbus- 330 uçağı alması, 2. Afyon şehrinin dibindeki Dünyanın en modern meydanına sahip olan hiç bir ülke böyle bir meydanını boş bırakma lüksüne sahip değildir. Afyondan kalkan uçağın 3 dakikada ulaşacağı Altıntaş’a Afyon Meydanının 1/5 kadar küçüklükte 200 milyon dolarlık meydan yapılmasını, 3. %50 oy alan AKP, kendisine oy vermeyen diğer %50’yi saf dışı ederek, yandaşlarına her türlü devlet desteğini vermesi, onları kayırması sonucu ülkenin milli gücünün %50 düşmesine neden olduğunu gösterebiliriz. Diğer örnekleri yazı dizisi içerisinde görebilirsiniz. 4. Dünya da hiç bir konuda poltikası, kısa, orta ve uzun vade hedefleri olamayan bir ülkeyiz. Ne eğitimde, ne sağlıkta, ne dış işleri ve komşularımızla ilişkilerde, kültür, sanat!!! Var mı? 5. Dünyanın genç nüfus açısından en şanslı ülkesi TÜRKİYE’DİR. Ama geleceğimizin teminatı gençlerimiz boynu bükük gezer. Ülkeyi yönetenler, her üniversiteyi bitirene iş mi bulacağız diyerek gençler için her hangi bir politika üretmemekte, yeni anayasa, 4+4+4 gibi saçmalıklarla mecliste vakit öldürmektedirler. Bir kitap okurken notlar alırım. NASIL BAŞARDILAR adlı kitabı okurken de kitap da çizmediğim yer kalmadı ve geleceğimiz için çok önemli olduğunu düşünerek bu kitabı hemşerilerimle paylaşmak istedim. Çin’in başarısını ve dünya ekonomik devi olmasını anlatan bu yazıdan alınacak çok dersler olduğu için yazı dizim biraz uzun olacak. Sizlere şu anda dünya ekonomik lideri olan ÇİN EKONOMİSİNİN nasıl bugünlere ulaştığını kitapdan aldığım notlardan anlatmaya çalışacağım. Kitabı okuduğum da Atatürk’ün İstiklal Harbinden sonra kurduğu KÖY ENSTİTÜLERİNİ temel aldığını ve TABAN DA ve KÖYLERDE yapılanmaya öncelik verdiklerini ve ekonomik temelin öncelikle TARIM DA çok güçlü atıldığını gördüm.     Kitabı okudukça, Türk Ekonomisini gelişen Çin ekonomisindeki uygulamalarla karşılaştırdığımda Türkiye de tam tersinin uygulandığını ve özellikle; 1. Ülkemizde sanayi, tarım, endüstri, ihracat ve her konuda kısa, orta ve uzun vade ekonomik hedeflerin ve politikaların belirlenmediğini, ( örnek olarak, 7 Temmuz 2012 tarihli Aydınlık Gazetesinde Adana Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Halid Milli’nin ‘ Türk Tarımında yıllardır üretim planlamasının yapılmadığı ve plansız üretimin de üreticiye zarar verdiğini’ beyanatında görebilirsiniz. Antalya da salatalık üreticileri ürünleri para etmediği için salatalıklarını protesto için yollara döktüğünü televizyonlardan izledik. Ülkemizde siyasetçinin köylünün, esnafın, sanayicinin, emeklinin ve gençlerin sorunları ve ülkemizin geleceği ile ilgileneceği yerde,PKK terörünü çözemeyen, marifetmiş gibi hiç bir menfaatimizin olmadığı Suriye ile savaş provaları yapan ve hiç ilgisi olamayan 4+4+4, 18 yaş oylama, imam hatipler, başkanlık sistemi gibi konularla ZAMAN kaybetmesi sonucu ülkemiz hep geriye doğru ve 50 yıl geriye gittiğini görüyoruz. Ayrıca; 2. Türkiye de siyaset gölgesinin ekonominin üzerini örttüğünü, 3. Ekonominin kayırmacılık ve ülkenin siyasete teslim olduğunu, 4. Güncel yaşadığını, 5. İktidara ve iktidar partisine yakın olanların desteklendiğini, 6. Varlık içerisinde yokluk çektiğini görüp üzüldüm. Bir örnek mi? kısaca kırsal sanayileşmenin Çin de nasıl başarıldığını anlatmak isterim. Sanayileşme; öncelikle kırsal kesimden başlamalı ki, büyük kentlere göç olmasın esası ile kırsalda küçük sanayi işletmelerine öncelik verilerek 800 milyon insanın büyük kentlere göçü önlenmiştir. Ya Türkiye ? İstanbul- İzmir ve batıya yığıldı. Bugün İstanbul da ülke nüfusunun %20’i yaşar oldu. ÇİN’İN İHRACAT RAKAMLARI Çin’in dünya ekonomik devi olamayı nasıl başardığını hepimiz merak ediyoruz. Çin’in yıllara göre ihracat rakamlarına bakarsak kararlılık ve planlı bir gelişimin dersini alırız.Çin’in yıllara göre ihracat rakamları; 1972 yılında 15 milyar dolar olan ihracat; 1978 de 21 milyar dolar, 1997 de 325 milyar dolar, 2001 de 500 milyar dolar, 2007 de 1.2 Trilyon dolara, 2011 de ise 2 trilyon dolara çıkması nasıl oldu? 2011 yılı rakamlarına göre Çin’in döviz rezervi 3,2 trilyon dolar, Cari işlem fazlası 203 milyar dolar, yıllık ortalam büyüme hızı %9.1dır. Bugün Çin da 1milyar doların üzerinde servet sahibi olan251 insan vardır.AFYONUMUZ: 1991 yılında, bundan 21 yıl önce Kocatepe Üniversitemize ve Afyonumuzu yönetenlere sunduğum ve kendi dilleri ile eğitim yapan ve en az 2 fakülteli Çince- Japonca- İtalyanca-Rusca- Almanca- İngilizce- Hollanda( flemenkçe)eğitim yapan INTERNATIONALE KOCATEPE UNIVERCITY projem gerçekleşmiş olsa idi, Afyonumuz bölgesinde dünyanın ekonomik devi Çin ve Rusya’nın ekonomik merkezi olacak ve çok büyük yatırımları Afyona çekecek ve Afyonlu da zenginliğin refahını sürecekti. ÇİN’İN EKONOMİK HEDEFİ 1978 yılında Deng Xiaoping  ( Cüce Deng ) dönemi, serbest piyasa ekonomisinin temellerinin atılması ve bugünlere gelinmesindeki en önemli dönemidir. Deng Xiaoping  ( Cüce Deng ) dönemi Çin ekonomisinin canlanması için ortaya konan dörtlü modernleşme proğramı ve hedef olarak da ülkenin kalkınması, güçlü ve zengin olması ve ülke ekonomisinin yapılanmasını bir vizyon olarak ortaya konmasıdır. Ben de sizlere konuyu ortaya konan dörtlü modernleşme proğramını dört başlık altında sunacağım. Bunlar; 1. Tarım Sektörü, 2. Sanayi, 3. Ülke savunması 4. Bilim ve teknolojinin yenilenmesi şeklinde olacaktır. Öncelikle Türkiye ile Çin Ekonomisini mukayese edersek, bizler ekonomide  Çinlilerin tam tersini yapmışız ve ÜRETİMDEN UZAKLAŞIP Suriye Savaşı, PKK terörü için ortaya konan zamlar ile de batmaya devam ediyoruz. ÇİN’İN EKONOMİK GELİŞİM ESASLARI Çin yönetimi ekonomik hedeflerini koyarken, kısa, orta ve uzun vade hedeflerinde ve nihai hedef olarak Çin ekonomisini ve Çinlilerin refahını artırmak olarak ortaya koymuştur. 1949 yılında Mao döneminde kominist sistemi kabul eden Çin, büyük gelişmeler sağlamasına rağmen 1978 yılına kadar sıkıntılı dönemler geçirmiştir. Mao döneminde kamyon, gemi ve uçak sanayisi kurulmuş, nükleer silah üretimi ve kıtalar arası roketler yapmıştır. Buna rağmen halkının %30 fakir ve 1949 da 500 milyon olan nüfusu 1976 da 1milyara çıkmıştır. Çin’in mevcut arazisi dünyanın %7lik bir tarım arazisine sahip olup, dünya nüfusunun %22 sini besleyecek durumdadır. Deng Xiaoping Dönemi çok önemlidir. Önce, Çin’in mimarı olan ve Çin’i dünya ekonomi lideri yapan Deng Xiaoping’i ( Cüce Deng ) tanımamız lazım. Deng Xiaoping Mao’nun ölümünden sonra 1978 de Çin Kominist Partisinin başına geçmiştir ve Çin’in Atatürk’üdür. Kısaca hayatını tanırsak Çin’in gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu kolayca anlayabiliriz. Deng Xiaoping; Çinin köklü ailelerindendir. 16 yaşında Paris’e işçi öğrenci olarak gider. Paris de 3 yıl çalıştıktan sonra 1926 da ayrılır ve aynı yıl Moskova da  üniversite eğitimine devam eder. Boyunun kısalığından dolayı Cüce Deng olarak anılan Deng Xiaoping 1927 yılında Çin’e dönerek Çin kominist Partisine katılır. Başarılı çalışmalarından dolayı 1952 yılında Başbakan yardımcısı ve 1956 yılında Kominist Partisi Genel Sekreteri olur. Mao’nun politikaları ile ters düşen Deng Xiaoping 1976 yılında Mao’nun ölümü ile Aralık 1978 de Çin yönetiminin başına geçer ve Çin de değişim bu tarihte başlar. Eğer, herkese örnek olacak başarılı bir ekonomiyi anlatıyorsanız, önceden alınan ekonomik kararları ve o ülkenin sosyal yapısını ve ortaya koyduğu hedefleri iyi bilmeniz gerekir. 1978 ÇİN VE PLANLI KALKINMANIN MİLADI Cüce Deng diyor ki; kedi fare tuttukça siyah veya beyaz olması farketmez. Yani halkın ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda kimin üretim yaptığının önemli olmadığını vurgulamak için bu sözü kullandığını görüyoruz. Reform hareketlerinin en önemli özelliği de uygulamanın acele ve sürat yerine yavaş ve kademe kademe gerçekleştirerek süreci gözden geçirme Cüce Deng’in BEKLE ve GÖR politikasına göre yürütülmüş olmasıdır. REFORM UYGULAMALARI Deng döneminde reformların uygulaması Adem-i Merkezidir. Bu ‘ yöneten ve karar verenlerinde sorumluluğu olmalıdır’ diyerek önemli kararlar hariç kararlar merkezi olarak verilmemiştir. Bu uygulama ile bürokrasi azaltılarak gelişmenin önün açılmıştır. Reform uygulamaları öncelikle tarım sektörü ve kırsal kalkınma ile başlamıştır. 1979 yılında çiftçilerin ürettikleri ürünlerini özel sektöre satma imkanı ile tarım, hayvancılık ve ticari faaliyetleri serbest bırakarak küçük işletmelerin önünü açmıştır. 1979 da ekonomik bölgeler kurulması, bu bölgelerde piyasa ekonomisi şartlarında merkezi plandan bağımsız yatırımlar yapılması ve vergi muafiyetleri ile yanıdaki Hong Hong, Tayvan ve Macua’ya finansman ve döviz politikaları açısından serbestlik tanımıştır. ÇİN’İN BUGÜNE GELMESİNDE HONG HONG’UN YERİ Hong Hong 1899 yılında 100 yıl İngilizlere kiralanmıştır. İngilizler Hong Hong’a yaptıkları yatırımlarla beraber bölgenin finans merkezi yapmışlardır. 1998 yılında 100 yılını İngiliz hakimiyetinde tamamlayan Hong Hong’un yıllık ihracatı 250 milyar dolar iken Çin’in o yıl ki ihracatı 325 milyar dolardı. Hong Hong, Tayvan, Makao,Singapur ve Tayland gibi Çin asıllılar, bilgi birikimlerini ve tecrübelerini sermaye ve maddi birikimlerini ülkesine taşıyarak, Çin’in dünya ile entegrasyonunda çok önemli görev yapmışlardır. Çin’e gelen yabancı sermayenin tamamı yeni yatırım olarak girmiştir. Halbuki Türkiye’ye gelen yabancı sermaye fabrika ve topraklarımızı satın almak üzere gelmiş ve hiç bir şekilde yatırıma  yönelmemiştir. Çin, 1990 yıllarında ihracatı artırmak için çok önemli kararlar almış ve bununla ilgili olarak ve hala geçerli olan GUAN Şİ kurumunu görenlendirmiştir. GUAN Şİ kurumu; Kominist Parti yönetiminde, – Üretimi belirleyen ve denetleyen, – Devletle yatırımcı arasındaki ilişkileri düzenleyen, – İşlerin devamlılığını sağlayan yarı resmi bir kuruluştur. Çin, yatırımcılar için iş gücü ucuzluğu Çin’i cazip kılmıştır.1990 yıllarında Çin ihracatın karşılığı olan dövizin %25ni yurt dışında tutma tahahütü reform proğramının uygulanmasını kolaylaştırmıştır. 1994 yılında ulusal döviz piyasası oluşturularak bir ABD doları 8.28 YUAN’a eşitlemiştir. Döviz almak isteyenler bu piyasaya girmeleri sağlanarak merkez bankasının döviz kuru üzerindeki etkisini artırmıştır. Dövizdeki bu  uygulama ile Çin mallarına dünya piyasalarında çok ciddi ihracat imkanları sağlamış, piyasaya yönelik dışa açılım politikalarını uygulama imkanı bularak merkezden yönetilmeyen, ancak devletin öncülük ettiği bu sistemle ticaret dengeleri ve döviz kurlarına uygulanan müdahaleci anlayış Çin’e ekonomik başarıyı sağlamıştır. 1985 yılında Çin’in doğu sahillerine 14 adet özel ekonomik bölge kurarak yabancı yatırımcının yatırım-ithalat ve ihracatını kolaylaştırması sonucu ekonomik hedeflere kolayca varmıştır. 2005 yılında bu özel ekonomik bölge sayısı 300’e çıkmıştır. ALMANYA DA YAŞAYAN 3 MİLYON TÜRK’ÜN YERİ Biz Çin’in yaptığının tersini nasıl becerdik? Bugüne kadar gelen hükümetler yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşları için bir Yurt Dışı Bakanlığı bile kuramamış ve onları ülke kalkınmasına yönlendirecek, kısa, orta ve uzun vade projeler sunamayıp, yurt dışındaki vatandaşlarımızı tarikat ve cemaatlerin soymasına da göz yumarak gelişmesinin önünü açacak en büyük kalkınma, teknolojik kazanım ve refaha gidecek yolda bugüne kadar ülkeyi yönetenler ihmal etmişler ve görememişlerdir. Türkiye de; ülkemizi yönetenler Almanya da 3 milyon, Avrupa da, Amerika da ve dünyanın her yerinde yaşayan Türkleri hep yabancı ve döviz getirici olarak görmüşlerdir. TARIM SEKTÖRÜ Tarım; bir ülkenin gelişmesinin temel dayanağıdır. Burada oluşacak sermaye sanayiye akar. Çin’in 1 milyar 100 milyonluk nüfusunun 800 milyonu kırsal kesimde yaşamaktadır. Mao döneminde tarım işletmeleri ve toprak devlete ait olup çiftçiler COMÜN denilen işletmelerde çalışır ve üretimin karşılığında pay alırlardı. 1978 yılında itibaren ‘ sözleşmeli aile sorumluluk sistemi ‘ uygulamaya konulmuştur. Comünün toprakları başlangıçta 5 yıl, daha sonra 1984 de 15 yıl ve 1998 de ise 30 yıllığına vatandaşına kiralamıştır. Kiralama bedeli üretimin hektar başına üretilen ürünün yarısı kadarını devlet vergi olarak almış ve bu aldığı vergiyi yine o bölgenin alt yapı, eğitim ve küçük sanayi işletmelerinin gelişmesinde kullanmıştır. Devlet, çiftçinin fazla üretimini satın alarak ,çiftçisini desteklemiştir. 1983 yılında çıkardığı yasa ile de üreticiden üç yıl vergi de almamıştır. Ayın yıl Çin piyasasına ürün satacak ve eski teknoloji ile üretim yapmış yabancı şirketlere izin vermemiştir.   1998 yılında kırsal kesimde faaliyet gösteren firmaların %95 küçük firma düzeyindedir. O dönemde toplanan 12.6 milyar yuan tarım sektörünün modernleşmesi için kullanılmıştır.Böylece tarım sektörünün modernleşmesi sonucu üretim artmış ve katma değer umulmayacak derece de yükselmiştir. Türkiye’den örnek, Erkmen Köyü.  Dekar üzerinden  Erkmen de yılda 100 binTL. vergi alındı ise, ertesi yıl bu para Erkmen’in alt yapı, eğitim ve sosyal gelişim projelerinde kullanılmıştır. Anlayacağınız vergi Ankara’ya gönderilip çarçur edilmemiştir. Çin de kiralanan topraklarda; 1. Çiftçiye kiralanan arazinin  bir kısmında kendi hesabına üretme izninin verilmesi, 2. Devletin üretilen ürünlerin daha yüksek %20 ile % 50 arasında bir fiyatla alması, 3. Gübre, tarım makinaları ve yem bitkilerini fiyatlarını indirmesi üretimi beklenmeyen bir düzeyde artırmış olduğunu ve Çin topraklarının %98 sözleşmeli aile sorumluluk sistemi ile tarıma açıldığını ve çiftçinin ekim yapacak ürünü seçme hakkı verilmesi ve pazarlama ile de tarımsal üretimde patlama yaptığını tavuk ve hayvancılığın da gelişiminde önemli ilerleme olduğunu görüyoruz. Burada Türkiyedeki uygulamaya bakarsak topraklarımızın %54 devletimize aittir ve çiftçimiz kullanamadığı için de üretime her hangi bir katkısı yoktur ve milli gelirimizde de %46 eksilme vardır. Tarım ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalarla dışarıdan hayvan ve ot ithal eder olduk. Daha son et ithalinde yapılan vergi artşı ile de etin kilosu 30 TL.olacak. Daha ne yazayım!!! YÖNETİM ESASLARI Çin Kominist Partisi bu başarıyı ortaya koyduğu üretimi artırma ve refahın yükselmesi hedefi doğrultusunda üretimi artıran, proje geliştiren ve geliştirdiği projeleri uygulayan yönecileri Parti içinde kariyer yapma imkanı vermiştir. Çin başarıyı merkezi yönetimden değil, adem-i merkezi, yani yerinde yönetim esaslarını benimsemiş, küçük işletmelerin tüketim malı üretmelerine ve bunu ülke içierisinde pazarlamasına izin verilmiş ve yıllık verilen %50 vergilerle de o yörenin alt yapısı ve üretim sistemleri modernleştirilmiştir. Bölgelerdeki zarar eden fabrikalar değişik üretimlere yönlendirilerek karlı hale getirilmişlerdir. Türkiye de; Başarının temelinde yetişmiş insan gücü yatar. Türkiye de, %50 oy alan bir parti iktidardadır. Bu parti diğer %50’i saf dışı ederek kendi yandaşları ile devleti yönetmeye çalışır. Başarılı olmak diye bir hedef yoktur. Adamın varsa, iktidar partisinden isen ve liyaketsiz de olsan her şey önündedir. Bu da ülke yönetimini ve verimi düşürür. SANAYİ SEKTÖRÜ Öncelikle dikkatimi çeken KİT’ler ve ÖZELLEŞTİRME üzerinde durmak isterim. Çin de asla KİT’lerin Türkiye’deki gibi özelleştirilmesi yapılmamış ve KİT’LER Çin’in gelişen sanayinin lokomotifi olmuşlardır. Çin Devleti KİT’lerin gelişmesi, stratejik misyonunu yerine getirmesi konusunda büyük mali katkıda bulunmuş ve KİT’lere alt yapı ve ihracat imkanları sağlayarak piyasa koşullarında çalışmasına izin vermiştir. Sanayinin öncelikli sektörleri olarak; – Demir- çelik, – Beyaz eşya, – Elektronik, – Gemi inşaat, – İlaç endüstirisi olarak belirlenmiştir. KİT’lerin yeniden yapılandırılması sonucu 6.500 büyük ve orta işletme KİT’in %70’i yeniden organize edilerek veya birleştirilerek karlı işletmeler haline getirilmişlerdir. Türkiye’deki özelleştirmeye örnek olarak, özelleşme adına tahrip edilen AFYON SEKA’yı anlatmadan geçemeyeceğim. AFYON SEKA; dünyada kamıştan kağıt üreten iki fabrikadan birisidir. Öteki fabrika Finlandiya’dadır. AFYON SEKA; bölgesinde 20 köy ile beraber Çay ve Bolvadin ilçelerine ekonomik katkı sağlayan ve bünyesinde 1050 işçinin çalıştığı ve köylünün topladığı kamışın kilosunu 80 kuruşa alan büyük bir tesisti. AFYON SEKA: 2005 yılında özelleştirme adına ÇALIK GURUBUNA  ayda 150 bin dolar ödemek koşulu ile 3,5 milyon dolara sattı. Ertesi yıl ÇALIK GURUBU, Afyon SEKA’nın 40 adet büyük motorunu Kazakistan da inşa ettiği fabrikaya taşıdı. Geri kalan hurdalarını, 6 milyon dolara Samsun’dan gelen hurdacılara, yerini de 4 milyon dolara Alimoğlu’na sattı. ÇALIK bu satıştan 10 milyon dolar kazandı. AFYON SEKA; özelleştirme adına tahrip edildi. Afyonlu bunun karşılığında ne yaptı derseniz? Bunu beceren milletvekillerini yeniden seçerek meclise gönderdi!!! Yukarıda bahsettiğim gibi Çin KİT’lerini geliştirirken, Türkiye olarak tam tersini yaptık ve özelleştirme adına tahrip ettik. Şunu da unutmayalım AFYON SEKA bizim vergilerimizle yapıldı.   SONUÇ OLARAK 2011 yılı rakamlarına göre Çin’in döviz rezervi 3,2 trilyon dolar, Cari işlem fazlası 203 milyar dolar, yıllık ortalam büyüme hızı %9.1dır. Bugün Çin da 1milyar doların üzerinde servet sahibi olan 251 insan vardır. Başlangıçta  hedef olarak belirlenen, Çin ekonomisinin ve Çinlilerin refahını artıma hedefinden ödün verilmediğini görüyoruz. – İktisadi yapılanmanın planlı bir şekilde yapılandığını, – KİT’lerin tamamı kamunun malı olacak şekilde güçlendirilmesi ve ekonominin de lokomotifi olması, – Küçük ve orta işletmelerde özelleştirme yapılmasını ve özelleşmenin tepeden değil tabandan yapıldığını, – Kamuya ait işletmelerin partililere değil, işletmecilere devir edildiğini görüyoruz. ( Türkiye’deki özelleştirmeler, hep yandaşlara yapılmadı mı? Afyon SEKA tahrip edilmedi mi?) İktisadi yaşamdaki yapılanma ve ekonomik gelişme sonucu sosyal gelişimi de etkilemiş ve Çin halkı modern yaşama kavuşmuştur. Çin için önemli olan hukuk kuralları ile yönetme hedefi dünya ile bütünleşmeyi kolaylaştırmıştır. Siyaset, ekonomideki gelişimden etkilenmiştir. Toplumdaki refah artışı Çin siyasetini de belirler olmuş ve demokratikleşme konusunda ilerlemeler kaydedilmiştir. Ekonomik gelişim dünya ile kucaklaşmayı kolaylaştırmıştır. Bunu da Dünya Ticaret Örgütüne üyelik ve 2008 de Çin de düzenlenen olimpiyatlar Çin’in dünya ile entegrasyonunu kolaylaştırmıştır. Çin’in dünya ekonomik lideri olması, diğer ülkelerin de ekonomik planlamalarına ve gelişmelerine etki etmiş ve bölgede staratejik işbirliği imkanlarını geliştirmiştir. Belirlediği 4 ana gelişimin esası olan,Tarım, Sanayi, Ülke savunması, Bilim ve teknolojinin yenilenme sonucu oluşan ekonomik liderlik sosyalist serbest piyasa ekonomisi olarak dünyaca kabul edilip, ülkesinde serbest piyasa ekonomisinin yolunu açmıştır. Gelişen ekonomi 2040 yılında Çin’i dünyanın ekonomik merkezi yapacak ve Amerika’yı da geçecektir. Afyonumuz 1991 yılında Kocatepe Üniversitemiz verdiğim proje ile  uluslararası yapıya kavuşsa idi. Afyonumuzda Türkiye’nin eğitim,ticaret ve sanayi merkezi olurdu!!!! Son söz: Doğru hedefe doğru insanlar gidilir. İnsan yaşamının en büyük sermayesi aklı, gıdım, gıdım harcayacağı da ZAMAN’dır. AKLINI yerinde ve ZAMANIN DA kullanan insan ve toplumlar hedefe kolay varır. Siyasete teslim olmuş ve kayırmacı politikalarla ve çağ dışı yöntemlerle yönetilen Türk Toplumu ve torunlarımızın geleceğini iyi görmüyorum.