ÇİN İŞİ CİN İŞİ…
Geçen gün pazara gittim… Hani deniyor ya, “Her tarafımızı Çin malları sardı” falan…   Geçin onu. Çin’den pazarcı gelmiş, pazarcı…   Pazarda tezgáh açmış, ismi, Yon..   Kolay akılda kalıyor ismi…   Kırık dökük Türkçesiyle “Bunu bööle açiyon, bunu bööle takiyon” diye tarif ediyor, sattığı malları. Şuhutlu Osman, Sandıklılı İbrahim, Çinli Yon…   Yan yana. Bizimkiler yoğurt, peynir, patates satıyor, öbürü, oyuncak diş macunu, dürbün, fermuar, bulaşık eldiveni, aklına ne gelirse…   İşin enteresan tarafı, adamın taaaa ordan getirip sattığı pilli tıraş makinesi, bi kilo peynirden ucuz… Bir ayakkabı satıyor, Allah sizi inandırsın, eşek ölüsü bu kadar kötü kokmaz, burnunuzun direği kırılır, o halde…   Ama şakır şakır alan var,  her modeli 20 lira…   Yemenici Hasan Usta görse, kokudan değil, kahrından ölür. Radyo-teyp, kulaklığı var 10 lira. Kol saati 5 lira, beğen beğen al.. 100 yara bandı 1 lira; insan zevk için bile yapıştırır bu fiyata. Başka? Ceviz getirmiş, ceviz… Ama ben böyle ceviz, ne gördüm ne duydum…   Görüntü aynı, hadise farklı. Kabuğunu çekiçle kırmıyorsun. Tuzlu fıstık gibi şöyle bir buruşturuyorsun, çıkıyor…   Bizim bir kilo cevizin yarısı kabuk, yarısı iç… Bunun 100 gramı kabuk, 900 gramı iç…   Yani, yerli ceviz olsan, insan içine çıkamazsın o içle. Sarmısak desen… 4 dişi bi baş… Tefeci Hüseyin duymasın…   Yakında, kabuksuz fındık, çekirdeksiz erikte getireceklermiş…   Geçen gün söylediler Sandıklı eski Belediye Başkanı Özpınar, bir çiftlik kuracakmış.   Mustafa Ünsal’da, Çin’de direkt peynir çıkaran inek var mı, onu araştırıyormuş…   Peki, süt olmadan peynir olur mu?   İş bitirmeden iş bitirme belgesi olursa, süt olmadan kaşar bile olur…   Çin işi, bunu bilen iki kişi…   Tekrar pazara dönelim… Pazarda kefen bezi de var, kefen bezi.. Çin malı! Fesuphanallah di mi? Hal böyle olunca… Gidip internetten araştırayım bakayım dedim, Mustafa Ünsal’ın Sanjet’e kestiği 35 milyarlık mallarda Çin malı mı, fiyatları ne?   Öte yandan Hasan Mutlu’nun hiç gerek yokken belediyeye aldığı trafolar da, Çin malı mı, fiyatları ne?   Abartmıyorum, şaşırdım…   Yazmaya elim varmıyor…   Çin işi, cin işi…   Diğer taraftan, Mevlüt Özçınar’ın neden turistik bölgede besihane kurduğunu anladım…   Çin’den gelecek inekler, turistik bölgede ağırlanacak…   Randıman artacak, çökelekten kaşara kadar değişik imalat… Eh, ineklerin kulaklarına küpe de, takılır…   Sonrası malum…   İnek Çin’den, kredisi kooperatiften…   Cin gibi…   Muhtemelen “Çin inek üreticileri kooperatifi” de kurulur.   İneği olsun olmasın, bir yığın insan üye yapılır…   Kongreyi, üstat Mevlüt Özçınar organize eder…   Hayırsever Hasan Mutlu başkan seçilir…   Üreticiye uzun vadeli yem verilir…   İşte müşterek kalkınma böyle olur…