Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar İl Başkanlığı adına bir açıklama yapan Basın ve Halkla İlişkiler Başkanı Kemal Demirkırkan, CHP’nin Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi yolunda attığı ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar İl Başkanlığı adına bir açıklama yapan Basın ve Halkla İlişkiler Başkanı Kemal Demirkırkan, CHP’nin Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi yolunda attığı tüm büyük adımların öncüsü olduğunu ifade etti.   “CHP, Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi yolunda attığı tüm büyük adımların öncüsü ve bu adımların başında bağımsızlığımızın korunması, milli egemenliğin, eşit oy hakkının, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasının geldiğini vurgulayan Demirkıran, Demokrasinin temeli olan çok partili yaşama geçilmesinin, CHP’nin ortaya koyduğu sağlam iradenin bir sonucu olduğunu belirtti. Ortanın Solu politikasının benimsenmesi, siyasi hakların sosyal haklar ile tamamlanması özgürlük ve demokrasi mücadelesinin en büyük başarıları arasında yer aldığını belirten Demirkıran, CHP’nin, tüm bu adımları demokrasi için, insanların özgür olması için attığını vurguladı.   Demirkıran, “Büyük değişimlerin partisi CHP, Türkiye’yi bir başka büyük değişime taşıyacaktır. CHP, Türkiye’de özgürlükçü demokrasiyi kuracaktır. Özgürlüğün partisi CHP, Türkiye’de özgürlükçü değişimi gerçekleştirecektir” dedi.   Türkiye’de Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasi Kurulmalı   CHP Büyük kurultayından çıkan kararlara da değinen Demirkıran, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:   “Türkiye’nin en temel sorunu, demokrasiyi ve insan haklarını tehdit eden baskıcı rejimdir. Yazarların, gazetecilerin, sanatçıların, akademisyenlerin, öğrencilerin, sendikacıların, siyasetçilerin özgürlükleri ellerinden alınmaktadır. Hakları ihlal edilen her insan bilmelidir ki CHP onların yanındadır. CHP’nin ilk hedefi Türkiye’de hukukun üstünlüğünü tam olarak gerçekleştirerek yönetimin her türlü keyfiliğine son vermektir. İnsan hak ve özgürlükleri yargı bağımsızlığı sağlanarak hukuk devletinin teminatı altına alınmalıdır.   İktidarın tektipçi ve çoğunlukçu anlayışına son verilmeli, siyasete ve toplumsal yaşama çoğulculuk hâkim olmalıdır. Türkiye, farklı kimliklerin barış ve kardeşlik içinde yaşadığı bir ülke haline gelmelidir. Hedefimiz, her bireyin farklılıklarını yaşayabileceği, özgür ve eşit vatandaş olduğu bir Türkiye’dir.   Parlamenter Sistem Güçlendirilmeli   Milli irade, her türlü vesayete ve anti-demokratik uygulamaya karşı kararlılıkla savunulması gerektiğini vurgulayan Demirkıran, “Günümüzde Türkiye tehlikeli bir otoriterleşme ve tek adamlaşma süreci yaşamaktadır. Parlamentonun yetkilerinin hukuki ve fiili olarak azaltılması demokrasiye büyük zararlar vermektedir. Öncelikle yapılması gereken otoriterleşmenin ve tek adamlaşmanın karşısında halkın sesi olan Meclisimizin güçlendirilmesidir. Demokrasinin yaşatılması için, güçlü bir parlamento ile hükümetin denetlenmesi ve iktidarın dengelenmesi gerekmektedir. Parlamentonun denetim yetkilerini artırmak için TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kurulmalı ve başkanlığı ana muhalefet partisine verilmelidir. Başbakan ve Bakanlar düzenli aralıklarla Meclis üyelerinin tüm sorularına zamanında ve tam olarak yanıt vermelidir. Milli iradenin TBMM’de temsilinin artırılması için yüzde 10 seçim barajı kaldırılmalıdır. Milletvekillerinin tutukluluğuna son verilmelidir” dedi.   Yargı Bağımsızlığı Sağlanmalı   İnsan hakları ve özgürlükleri bağımsız bir yargı olmadan korunamayacağının altını çizen Demirkıran, şu görüşlere yer verdi: “Yargı, siyasetin güdümünde olmamalıdır. Yargı, bağımsız olmalı ve insan haklarını korumalıdır. Yargı sistemi kapsamlı bir reforma tabi tutulmalıdır. Adalet Bakanlığı’nın yargı mensupları üzerindeki etkisine son verilmelidir. Savunma makamının hakları güçlendirilmeli ve anayasal güvence altına alınmalıdır. Tüm özel yargılama usullerine son verilmelidir. Yargılamalara evrensel insan hakları hukuku ilkelerinin, özellikle de adil yargılanma ilkesinin hâkim olması sağlanmalıdır.”   Laiklik Korunmalı ve Geliştirilmeli   Laiklik demokrasinin temelidir. Din siyasete alet edilmemelidir. Din ve siyaset işleri birbirinden ayrılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğü temel bir insan hakkıdır. Devlet, tüm inançlara eşit mesafede durmalı, inançlara saygı göstermelidir. Hiçbir yurttaş inançları nedeni ile baskı ve ayrımcılığa maruz kalmamalıdır.   Sivil Yönetimin Üstünlüğü Sağlanmalı   Demokratik bir yönetimde asker, polis, istihbarat birimleri gibi tüm güvenlik kuvvetleri sivil yönetimin demokratik denetimi altında olmalı ve hukuka uygun davranmalıdır. Tüm bu kurumların yetkilileri düzenli aralıklarla TBMM’ye hesap vermelidir. Tüm güvenlik personeli eşit şekilde yargı denetimine tabi olmalıdır.   Yerel Yönetimler Güçlendirilmeli   Yerel yönetimler halka en yakın yönetim birimleridir. Günümüzde yerel yönetimlerin yetkileri mevcut iktidar tarafından hukuken ve fiilen azaltılmaktadır. İktidar partisine mensup olmayan belediye başkanları siyasi soruşturmalara ve suçlamalara maruz kalmaktadır. Demokratik çoğulculuğun gereği olarak yerel yönetimlerin yetkileri artırılmalıdır.   İfade, Basın ve Sanat Özgürlüğünün Önündeki Engeller Kaldırılmalı   Ceza mevzuatında bulunan onlarca madde ifade özgürlüğünü sınırlamaya devam etmektedir. Yüze yakın gazeteci hapistedir. Sanatsal ifadenin önüne ciddi engeller çıkarılmaktadır. Mevzuatta yer alan ifade özgürlüğünü engelleyen hükümler, uluslararası insan hakları hukuku temelinde değiştirilmelidir.   Örgütlenme Özgürlüğü Önündeki Engeller Kaldırılmalı   İktidarı denetleyen en büyük toplumsal güç, örgütlü sivil toplumdur. Sivil toplum kuruluşlarının ve demokratik kitle örgütlerinin tüm karar süreçlerine katılımı teşvik edilmelidir. Sosyal haklar mücadelesinin odağında sendikalar vardır. Sendikal örgütlülüğün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.   İşkence ve Kötü Muameleye Son Verilmeli   Güvenlik kuvvetlerinin yurttaşlara karşı aşırı güç kullanımı gittikçe artmaktadır. Yurttaşlara kötü muamelede bulunan devlet görevlileri korunmakta, haklarında gerekli soruşturmalar yapılmamaktadır. Bu tarz eylemlerde bulunanlar cezalandırılmalıdır. İşkence nedeniyle ödenen tazminatlar için faillere rücu edilmelidir.   Toplantı ve Gösteri Özgürlüğü Tam Olarak Sağlanmalı   Tüm devlet kurumları muhalif grupların gösterilerine karşı zorluklar ve engeller çıkarmaktadır. Barışçıl gösteriler dahi güvenlik kuvvetlerinin şiddetli müdahalelerine maruz kalmaktadır. Toplantı hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Göstericilere karşı güç kullanan kamu görevlilerinden hesap sorulmalıdır.   Kadın Hakları Saldırılara Karşı Korunmalı ve Geliştirilmeli   Cumhuriyet devrimlerinin ve kazanımlarının temelinde, kadın-erkek eşitliği ideali vardır. CHP, bu mirasın taşıyıcısıdır. Kadın hakları ciddi saldırılar altındadır. Kadın hakları tüm bu saldırılara karşı savunulmalıdır. Devlet, kadınların bedenlerinden, tercihlerinden ve örgütlerinden elini uzak tutmalıdır. Pozitif ayrımcılık önlemleri ile kadınlar hayatın her alanında güçlendirilmelidir.   İletişim Özgürlüğüne ve Özel Yaşamlarının Gizliliğine Saygı Gösterilmeli   Kanunsuz dinleme gibi uygulamalarla yurttaşların mahremiyetleri ihlal edilmektedir. Bu ihlallerin önüne geçilmeli, ihlaller etkin şekilde soruşturulmalıdır. İnternet denetimleri ve telefon dinlemeleri yapan tüm devlet kurumlarının, TBMM’de belirlenecek bir komisyona hesap vermesi sağlanmalıdır. Hukuka aykırı yoldan elde edilen deliller derhal dava dosyalarından çıkarılmalı ve imha edilmelidir.   İnsan Haklarına Aykırı Tutukluluk Rejimine Son Verilmeli   İnsan haklarına aykırı tutukluluk rejimi devam etmektedir. Masumiyet karinesi esas alınmalı ve keyfi tutuklu yargılamalara son verilmelidir. İnsan haklarına aykırı karar veren yargı mensuplarına karşı yargı bağımsızlığına halel getirmeyecek hesap verme mekanizmaları çalıştırılmalıdır. Sorunun çözümü için kararlı adımlar atılmalıdır.   İnsan Hakları İhlallerinin ve Faili Meçhullerin Kararlılıkla Üzerine Gidilmeli   Çorum, Maraş, Sivas katliamları, 12 Eylül dönemi işkenceleri, 1990’larda gerçekleşen faili meçhuller, Uludere gibi kitlesel insan hakları ihlalleri toplumsal hafızada derin izler bırakmıştır. Tüm bu ihlalleri soruşturmak için geniş yetkili bir Meclis komisyonu kurulmalı ve elde edilecek yeni delillerle gerekirse yargılamaların yeniden başlaması sağlanmalıdır. Devam eden yargılamalar tüm mağdurlar açısından tatmin edici bir şekilde yürütülmelidir. Kadın, çocuk ve engelli hakları başta olmak üzere tüm insan hakları sözleşmelerinin gereği yerine getirilmeli, insan hakları ihlallerine son verilmelidir.   Terör Suçlarının Tanımı Yeniden Yapılmalı   Yaşanan birçok insan hakları sorununun temelinde terör suçlarının çok geniş yorumlanması yatmaktadır. Gazetecilerden Emekli Genelkurmay Başkanı’na, akademisyenlerden öğrencilere birçok kişi ‘terörist’ suçlamasıyla karşı karşıyadır. Terör suçu yeniden tanımlanmalı ve şiddet eylemlerine bulaşmamış kişilerin terör gibi ağır bir ithama maruz kalmaları engellenmelidir.   Toplumsal Sorunlar Barışçıl Yöntemlerle Çözülmeli   Toplumumuz otuz yıldır yaşanmakta olan derin acıları geride bırakacak kalıcı bir çözüm beklentisi içindedir. Bir yandan terörle mücadeleye devam edilirken, diğer yandan Kürt sorunu çözüme kavuşturulmalıdır. Bu sorun Türkiye’nin başat sorunlarındandır. Bu sorunun çözümü için toplumsal bütünleşmenin sağlanması, demokrasi, adalet ve insan haklarının güçlendirilmesi gerekmektedir. CHP ayrılıkçılığa da, ayrımcılığa da karşıdır. Kürt meselesinin çözümünde temel yöntem toplumsal mutabakattır. CHP sorunu sadece hükümetlerin işi olarak görmemekte, TBMM’nin gereken sorumluluğu üstlenmesini önermektedir. Bu amaçla CHP, TBMM’deki siyasi partilerin katılacağı bir “Toplumsal Mutabakat Komisyonu” kurulmasını öngörmektedir. Seçim barajının düşürülmesi, anadil öğrenimi, faili meçhullerin aydınlatılması gibi siyasi adımlar, ekonomik sorunları azaltacak yatırımlar ve Aile Sigortası gibi sosyal kazanımlar bölgede bir özgürlük, huzur, güven ve barış iklimi yaratacaktır. Terör bu iklimde sona erdirilecektir.   Özgürlükçü ve Sorgulayıcı Bir Eğitim Sistemi Oluşturulmalı   Özgürlüklerin ve insan haklarının en güçlü koruyucusu bilgisi ve duyarlılığı yüksek bir kamuoyudur. Ana amacı kindar ve dindar gençler yetiştirmek olan bir eğitim sistemi bu toplumsal duyarlılığı yaratamaz. Eğitim sistemi bilimsel olmalı, iyi yurttaşlık değerlerini yaymalı, özgürlükçü, demokrat, laik ve çoğulcu bir müfredata sahip olmalıdır.   Üniversiteler Özerk, Akademisyenler Özgür Olmalı   Bilim dünyası büyük baskılar altındadır. YÖK, üniversite yönetimleri ve yargı baskısı akademik özgürlükleri boğmaktadır. YÖK kaldırılmalı, üniversiteler, TÜBA ve TÜBİTAK başta olmak üzere akademi dünyasının mali ve yönetsel özerkliği sağlanmalı ve bilimsel üretim her türlü baskıya karşı korunmalıdır.   Özgürlüklerden Eşit Şekilde Yararlanması Sağlanmalı   Ekonomik bağımsızlığını sağlayamamış ve sosyal güvencesi olmayan bir yurttaş özgür olamaz, kendisine tanınan haklardan yararlanamaz. Temel hak ve özgürlükler, sosyal haklar ile tamamlanmalıdır. Haklar temelli ve güçlü bir sosyal devlet, ayrım gözetmeden, tüm yurttaşların eğitim, sağlık, barınma, sağlıklı çevre ve sosyal güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Ekonomik ve sosyal olarak güçlenmiş yurttaşlar özgürlükçü demokrasiyi koruyacaklardır.   Türkiye Bölgesinde Barış Kurucu, Güven Veren, Lider Ülke Olmalı   Son dönemde dış politikamız maceracı ve hayalci bir siyaset zeminine kaydırılmıştır. Bu yaklaşım Türkiye’yi çatışmacı ve güvenilmez bir cephe ülkesi konumuna getirmiştir. CHP ülkemizi tekrar bölgedeki tarihsel rolümüzün gereği olan istikrar yapıcı, barış kurucu, çağdaş değerlere dayalı, güven veren lider ülke konumuna kavuşturacaktır. Türkiye, ülke içinde oluşturacağı barış, demokrasi ve özgürlük ortamını, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi doğrultusunda, içinde yer aldığı bölgeye ve ötesine yansıtacaktır.”