“Anadolu cevizi, ithal cevizden yüzde 56 daha fazla paraya ihraç ediliyor. Bu avantajı değerlendirelim”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kafkasya ve İran ile birlikte cevizin anavatanı olan, en kalitelisini üreten Türkiye’nin ceviz ithalatından bir türlü kurtulamadığını bildirerek, “Çin, ABD, İran’ın ardından ceviz üretiminde dördüncüyüz, dünya üretiminin yüzde 5,3’ünü karşılıyoruz ama ihracatımız 22,4 milyon dolarken, ithalatımız 172,8 milyon doları buluyor” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 50’den fazla ülkede üretilen cevizde Çin’in yüzde 46,8 payla ilk sırayı aldığını, bu ülkeyi yüzde 15,1 payla ABD, yüzde 13 payla İran ve yüzde 5,3 payla Türkiye, yüzde 3,7 payla Meksika, yüzde 3 payla Ukrayna, yüzde 1,7 payla Şili, yüzde 1,3’er payla Özbekistan ve Hindistan, yüzde 1 payla Fransa’nın izlediğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, içeriğinde sağlığa çok faydalı Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bulunması, zeka gelişiminde etkili olduğu söylenmesi, kandaki trigliseridi ve kolesterolü düşürdüğü, tansiyonu düzenlediği, kalp hastalıklarının önlenmesine iyi geldiği yönündeki açıklamalar nedeniyle dünyada tüketimi hızla artan cevizin, önemli ve ekonomik açıdan değerli bir meyve olduğunu vurguladı.

 

-Türk insanın ceviz tüketimi dünya ortalamasının 6 katına varıyor-

 

Türkiye’nin ceviz üretiminde dördüncü olmasına karşın, dünya ortalamasının 6 katına varan kişi başına tüketim nedeniyle ihtiyacın bir türlü karşılanamadığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“2016 yılında 58 bin 850 ton kabuklu cevize 139,4 milyon dolar, 5,8 bin ton kabuksuz cevize ise 33,4 milyon dolar döviz ödendi. İthalata ödenen toplam döviz 172,8 milyon doları buldu. Kabuklu ceviz ithalatının 64,6 milyon doları ABD’den, 20,9 milyon doları Özbekistan’dan, 27,7 milyon doları Şili’den, 14,4 milyon doları Ukrayna’dan yapıldı. Kabuksuz ceviz ithalatında ilk üç sırayı 14,8 milyon dolarla Özbekistan, 5,5 milyon dolarla Ukrayna, 4,4 milyon dolarla ABD aldı.

Buna karşılık 2016 yılında 3,4 ton kabuklu, 2 bin 380 ton da kabuksuz ceviz ihracatı yaptık. Kabuklu ceviz ihracatından 30 bin 646 dolar, kabuksuz ceviz ihracatından ise 21 milyon 377 bin 10 dolar döviz kazandık. İhracattan elde ettiğimiz toplam tutar 21,4 milyon doları ancak geçiyor.”

 

-“Ülke ihtiyacı için üretimi yüzde 35-40 artırmamız lazım”-

 

Cevizin gen merkezleri ve anavatanları arasında yer alan Türkiye’nin, ceviz varlığı ile dünyada önemli bir ülke olarak yer almasına rağmen üretim ve ihracatta maalesef istenen yerde olmadığını dile getiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“2016 yılında ceviz üretimimiz 195 bin ton oldu. İthalatımız kabuklu ceviz cinsinden 70 bin tonu buluyor. Bu durumda üretimimizi sadece ülke ihtiyacını karşılamak için yüzde 35-40 artırmamız lazım. Ülkemizin bu potansiyeli var. Rahatlıkla üretimde bu rakama çıkarız. Bu da yetmez. Kabuklu cevizin ithal kilogram fiyatı 2,37 dolar, kabuksuz olanı 5,75 dolarken, kabuksuz Türk cevizinin ihraç fiyatı 8,98 dolar. Anadolu cevizi, ithal cevizden yüzde 56 daha fazla paraya ihraç ediliyor. Bu avantajı değerlendirelim. Kafkasya ve İran ile birlikte cevizin anavatanı olan Anadolu’nun olağanüstü lezzetli ceviz çeşitleriyle çok daha fazla üretim yapıp dünyaya satabiliriz.

Cevizde hedefimiz, öncelikle ‘kendine yeten’ ve sonrasında ‘ihracatçı’ konumuna gelerek, tıpkı fındıkta olduğu gibi yüksek döviz geliri elde eden ülke olmaktır.”

Bayraktar, son yıllarda üretimin iç tüketimi karşılayamaması neticesinde, devletin kapama ceviz bahçelerinin tesisine yönelik verdiği teşviklerin, özel sektörün ceviz yetiştiriciliğine olan ilgisinin ve aşılı ceviz fidanı üretiminin fidancılık içinde karlı bir üretim kolu haline gelmesinin yüzlerce kişiyi aşılı ceviz fidanı üretimine sevk ettiğini belirtti.

Ülkemizin mevcut ceviz yetiştirme potansiyeli hakkıyla kullanabilirse önemli miktarda döviz geliri elde edilebileceğine dikkati çeken Bayraktar, ceviz yetiştiriciliğinde verilen mazot ve gübre desteklerinin yanı sıra sertifikalı ve standart fidan desteklerinin şahısları olduğu kadar özel sektörü de kapama ceviz bahçesi kurmaya yönlendirdiğini, bunun zamanla üretimde artışa yol açacağını bildirdi.

 

-Yapılması gerekenler-

 

Türkiye’nin, birim alanda pazarlanabilir ürün miktarını artıracak önlemleri alma zorunluluğunun bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Her şeyden önce iç ve dış pazarların durumları ve istekleri çok iyi incelenmeli ve pazar boşluklarından yararlanılmalıdır.

Üreticiler, pazar hareketleri ve dünya eğilimleri doğrultusunda bahçelerini ihtiyaç olduğu zaman yenilenmelidir.

Özellikle, her ekolojik bölgenin avantajları ve dezavantajları tespit edilerek yeni yatırımlar yapılmalıdır.

Sınıflamada, muhafazada, taşıma ve pazarlamada modernizasyona gidilmelidir.”