BOLVADİN’E ABİ  FORMULÜ 27 Kasım Pazar günü Bolvadin AK Parti ilçe Başkanlığı seçimi var. 17 Kasım’da Genel Merkeze çağrılan adaylara, “Sizler çekilin, Mehmet Akkoyunlu etrafında birleşin” denilmişti. Parti teşkilatı, nabız yoklaması  yaptı. Ve sonuçta AK Parti ilçe teşkilatı, Mehmet Akkoyunlu’nun ilçe başkanlığına sıcak bakılmadığını il başkanlığına iletti. İl Başkanlığı, koordinatör milletvekili ile görüşerek Mehmet Akkoyunlu’yu davet etti ve adaylıktan çekilmesini istedi. Mehmet Akkoyunlu “ben genel merkezin adayıyım, çekilmiyorum.” deyince durum genel merkeze iletildi. Bu arada; Bolvadin teşkilatı  ve ilçe başkan adayları, partili-partisiz her kesimin sıcak karşılayacağı bir “abi” formülü üzerinde mutabakat sağlamıştı… 1994 yılında Refah Parti Belediye Başkanı Mehmet Kayacan’ın yardımcılığını yapan ve bu görev sonunda emekli olan Musa Pektaş’ın ilçe başkanlığına tek aday olarak gitmesi kararlaştırıldı. Musa Pektaş, uzun yıllar İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik ve müdür yardımcılığı yapmış, İlim Yayma Cemiyeti üyesi ve halen Kızılay Şube Müdürlüğü görevini yürütüyor. Saygın ve sevilen bir Bolvadin sevdalısı… İl Başkanlığı ve koordinatör milletvekili Musa Pektaş’ı ismini genel merkeze bildirdi. Dün genel merkeze çağrılan adaylardan Mehmet Akkoyunlu’ya teşekkür edildi. Adaylara da, tek adayın Musa Pektaş olduğu ve ilçe teşkilatını oluşturmakta tam yetkili olduğu bildirildi. Bolvadin’de ki sıkıntı  “abi” formülü ile aşılmış ve partinin bütünlüğü sağlanmış oldu. Öte yandan; AK Partili bir yetkili, partiye çok emeği geçen ilçe başkanı Carullah Kolay’a vefa göstereceklerini, il genel meclisi veya il yönetim kurulu üyeliğine aday göstereceklerini söyledi. **************** YAZI MI, TURA MI? Aylardan Kasım. Merak etmeyin. Hava durumunu verecek değilim. Durumu vereceğim sadece. “Tarihte her ne olmuşsa, başka türlü olamadığından öyle olmuştur” demiş bir düşünür. Geçmişten geleceğe yönelik konulara kafa yormayı, düşünmeyi pek sevmediğimiz için, kısaca “kader” diyoruz biz buna… O düşünür olduğu için, biraz daha açarak söylemiş. Rivayete göre… Hint imparatoru “satranç”ı icat ettirmiş; vezir, kale, fil, piyon filan, sınırsız süre, sınırsız hamle, rakibi mat etmeyi hedefleyen, muhteşem bir strateji oyunu… Sonra da, şu notu iliştirerek, Pers İmparatoru’na hediye etmiş, “Kim daha çok düşünür, kim daha çok bilir, kim daha ileriyi görürse, o kazanır… Hayat budur!” Rivayete göre… Pers İmparatoru, altta kalmamak için, “tavla”yı icat ettirmiş… 15 siyah 15 beyaz pulu, geceleri gündüzleri, karşılıklı 12 hanesi de, toplamda 24 saati simgeliyormuş, hepsi birden ayları ve yılı… Ancak süresi sınırlı, hamle sayısı  da sınırlı olduğu için, atraksiyon çeşitlensin diye “zar” ilave edilmiş… Ve, şu notu iliştirerek, Hint İmparatoru’na hediye etmiş: “Kim daha çok düşünür, kim daha çok bilir, kim daha ileriyi görür ve kim daha şanslıysa, o kazanır… Hayat işte budur!” Rivayete göre… Sıra bizimkilere gelmiş. “Yormayın bizi canım kardeşim” demişiz… “Yazı mı, tura mı?” Bu rivayetler; siyasetin neresine uyar, bilemem…