Belçika'daki ikinci kuşak Emirdağlılardan Sait Köse, buna karşılık ilk kuşak Türk siyasetçiler arasında yer alıyor. Köse, Türk ailelerinin en yoğun yaşadığı Schaerbeek'te Belediye Başkan Yardımcısı. ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

Belçika’daki ikinci kuşak Emirdağlılardan Sait Köse, buna karşılık ilk kuşak Türk siyasetçiler arasında yer alıyor. Köse, Türk ailelerinin en yoğun yaşadığı Schaerbeek’te Belediye Başkan Yardımcısı. Bu görevi üstlenerek şimdiki genç neslin önünü açmanın yanı sıra bölge insanının sorunlarını yakından tanıdığı için hem Türklere, hem de diğer toplumlara hizmet veren bir siyasetçi. Spor ve gençlikten sorumlu olan Sait Köse (Fransız Toplumu Federasyonu – FDF), babasının Belçika’ya ilk gelen Emirdağlı ‘Kötü Ahmet’ Ahmet Öztürk gibi Karacalar köyünden olduğunu söylerken, “1965 yılında gelmiş. Halam ve eniştem Belçika’ya geldikten sonra babam da onları takip ediyor. Çantasını eline alan ‘Bu yol beni nereye kadar götürürse’ diye yola çıkmış” dedi. Tarihi belediye binasındaki makamında görüştüğümüz Sait Köse, şunları söyledi: Madenlere geldiler “Bugün Schaerbeek ve Saint-Josse semt- lerinde yoğun bir Emirdağlı nüfusunun gelmesinin nedeni, bu bölgede Kuzey Tren İstasyonu’nun bulunması yatıyor. Babam gibi diğer Emirdağlılar genellikle trenle gelmişler ve istasyon yakınındaki semtlere yerleşmişler. Ardından gelenler de bu bölgede kalınca bugünkü Türk mahalleleri oluşuyor. Ben de bu semtte doğdum 1969’da. Maden ocaklarında çalışanlar da buraya gelince nüfus daha da artıyor.” En başarılı hangisi “Bana zaman zaman soruluyor, ‘En başarılı kuşak hangisi’ diye. Bence en başarı olanı ilk kuşak. Bugün her şey çok kolay. Babam sadece askerlik için Afyon’daki askerlik şubesine ve daha sonra askerliğe gitmiş. Bunun haricinde köyün dışına hiç çıkmamış. Ondan sonra kalkıp 3 bin kilometre uzaklıktaki bir ülkeye gidiyor. Ve orada kendine göre bir iş kuruyor, ailesini getiriyor, çocuk sahibi oluyor. Bu nedenle en başarılı kuşak ilk kuşak. Şu anda belediye başkan yardımcıları, bakanlar, milletvekilleri gibi önemli pozisyonlarda görevli Emirdağlılar var. Bütün olanaklar mevcut. Yani başarılı olamamak için hiçbir sebep yok. Belçika dünyanın en gelişmiş sosyal haklarını sağlayan bir ülke. Bu ülkede başarılı olamıyorsanız kabahati kendinizde aramanız gerekiyor. İlk kuşağa şükran borcumuz var. İkinci kuşak olarak babalarımız dil bilmediği halde bir yerlere geldik. Ancak bizim çocukları- mız çok daha şanslılar.” Bıyığı var mı? “Bu belediyede yabancı nüfus çok olmasına rağmen, memurların büyük çoğunluğu Brüksel dışından geliyor. Bürom o zamanlar alt kattaydı. Bir memur benimle tanışmak için yanıma geldi. Beni tebrik edip gitti. Daha sonra sekreterimle konuştum. Meğer içeriye girmeden önce memur ona sormuş, ‘Sait Bey’in bıyığı var mı?’ diye. Bu küçük bir örnek ama biz bu yolları geçerek bugünlere geldik. ‘Beceremezler’, ‘Kaybolurlar’ gibi eleştirilere maruz kaldık ilk başladığımız dönemler. Ayağımızı kaydırmayı çok denediler. Bazı gelişmeleri yıllar geçtikten sonra daha yeni yeni algılıyoruz.” “İlk seçildiğimiz dönem Emirdağlılar veya Türkiye’nin diğer bölgesinden gelen vatandaşların oyları çok etkili oldu. Ancak şimdi oyumuzu değişik toplumlardan almaya başladık. Her topluma hitap ettik. Spor tesisleri açtık. Bu tesislerde her toplumdan insanın çocuğu top oynuyor, sadece Türkler değil. Elbette yine tabanımızda Türk seçmenler var. Nereden geldiğimizi hiçbir zaman untmamamız gerekiyor. Emirdağ toplumunun içinden gelmemizin tabi ki büyük faydası var. Ancak son yıllarda hemşericilik bitti. İş yapabileceklere, kendi siyasi görüşüne uyan kişilere oy veriyor. Ben bu nedenle burada yaşayan diğer toplumlardan da çok oy aldığımı düşünüyorum. İnsanlar şunu görüyorlar, bizden önceki dönemlerde bu derece çalışılmıyordu. Benim dönemimde Schaerbeek’te yapılan spor tesisi sayısı, İkinci Dünya Savaşı’ndan buyana yapılan spor tesisi sayısından daha fazla. İnsanlar da bunu görüyor.” “İlk neslin dil sorunu vardı. Bizler okulda Fransızca veya Flamanca öğrendik. Çok fazla gettolaşma yoktu, arkadaşlarımız Belçikalıydı. Şimdiki neslin büyük kısmında sanki geriye dönüş var. Herkes Türkçe konuştuğu için, evde de Türkçe televizyon seyredildiği için Fransızcayı bizden daha kötü konu- şuyor veya yazıyorlar. Burada yaşayan bir ailenin evinde akşam yarım saat Belçika haberleri seyredilmeli. Sadece Türk televizyonları seyredilmemeli. Bu çocukların geleceği için önemli. İki dilin arasında kalıyorlar. Cümleye Türkçe başlayıp, Fransızca bitiriyorlar. Dili en iyi öğrenmenin şekli okumak ve yazmaktır. Ba- bam burada çalışırken hep Hürriyet alırdı. Bu nedenle bizim evde sürekli gazete okunurdu.” Gençler için proje “Hizmet verirken, bir toplumu diğerinin önüne geçirmemek gerekiyor. Elbette bir toplumun eksikleri varsa onu düzeltmemiz gerekiyor. Şuan spor ve gençlikten sorumluyum. Bundan beş yıl önce bir proje geliştirdim. Çocuklara tatil dönemlerinde ders ve spor verilmesini sağlayan bir proje. Tatil dönüşü çocuk derslerden kopmuş oluyor. Yabancı çocukların çoğunlukta olduğu okullarda öğretmenlerle görüşüyoruz, ana derslerden kalan çocuklara 15 gün boyunca yarım gün ders, yarım gün de spor yaptırıyoruz. Böylelikle derslerini düzeltip sınıfını geçen öğrencilerin oranını yüzde 40’lardan yüzde 80’lere çektik. Hatta bu sene bu kurslara katılan çocukların yüzde 90’ı sınıfını geçti. Bu tür projelere ağırlık vermek istiyorum gelecekte de.” (emirdag.gen.tr)