Afyonkarahisar için bir çivi bile çakanın hep yanında olan yerel basın olarak son zamanlarda oldukça endişeli ve üzüntülüyüz.
İlimizde teşvik nedeniyle yapılan istihdamlar bir bir sona ermekte, mevcut olan pek çok firmada gelecek yıl için ya küçülme, ya da tamamen işi sonlandırma kararına gelme aşamasındadır.
Elbette teşvik sürekli olamaz, olmamalıdır da.
Hükümet ne kadar bu teşviklerle yöresel kalkınmaları destekleme gayreti içerisindeyse, diğer kurum ve kuruluşlarda bu gayret içerisinde olmalıdırlar.
Ama görüyoruz ki, en küçük bir olumsuzlukta topu hemen hükümete atmakta herkes birbiriyle yarışıyor.
Kimse madalyonun diğer yüzüne bakmaya gerek duymuyor.
HERA Tekstil ile ilgili gelişmeleri kamuoyuna ODAK duyurmuştu.
Önceki gün bu fabrikada yapılan kapanış törenine(!) gittik.
Töreni diyorum çünkü, hayatımda ilk defa bir fabrikanın, bir tesisin üretime son verirken, kapısına kilit vururken böylesine özenli ve dikkatli bir şekilde nokta koyduğunu hiç görmemiş ve duymamıştım.
HERA Tekstil’in açılış töreninde de oradaydım, Afyonkarahisar’lı olarak mutluydum o anda.
Yüzlerce hemşehrim o tesiste istihdam edilecekti.
İş sadece bin kişinin istihdamı olarak sınırlı değildi.
Bin kişi orada en azından öğle yemeğini yiyecekti, onları oraya servisler taşıyacaktı…
HERA Tekstil günde kaç ton kömür kullanıyordu biliyormusunuz?
Kış aylarında günde on ton, yaz aylarında günde beş ton.
Kışın günde tam on ton!
Evet günlük on ton.
O kömürü oraya satan Afyonkarahisar’lı idi.
Nakliyesini yapan Afyonkarahisar’lı idi.
Yüzlerce işçiyi oraya hergün götürüp getiren servis şirketinin sahibi de şöförleri de Afyonkarahisar’lı idi.
Çayından şekerine, yemeğinden meyvesine hesap edin.
Afyonkarahisar ekonomisinin sadece HERA’nın kapanmasından dolayı aylık kaybı milyonlarca liradır.
Sadece bir fabrikanın kapanmasından kaybımızdır bu.
HERA’nın kapanacağına dair haberimiz bayram öncesi yayınlanmıştı.
O tarihten öncede pek çok ilgili bu konudan haberdardı.
Bugüne kadar kimseden tık yok.
Bu ne vurdumduymazlıktır böyle?
İçinde yaşadığınız, havasını soluyup suyunu içtiğiniz bu topraklara bu kadar duyarsız olunur mu?
Sadece Belediye Başkanıyla Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanının omuzlarına bu yükü kaldırsınlar diye bırakıp seyretmek anlaşılıyor ki bazılarının vicdanını rahatsız etmiyor.
Nerede siyasi partilerin il başkanları, nerede sivil toplum örgütlerinin havalı başkanları, nerede muhtarlar, nerede daire amirleri, müdürleri, nerede meclislerin üyeleri, nerede sendikaların ağa başkanları?
///
HERA Tekstil açıldığı tarihten itibaren içerisinde bulunduğu bina kira olmasına rağmen buraya önemli miktarda bir yatırım yaptı.
Mesela Organize Sanayi Bölgesine bir gidin bakın.
Bacalardan çıkan duman sadece HERA’da bembeyaz.
İnanmayan gidip bakabilir.
Hemen hiçbir fabrikada olmayan bir filitre sistemi kurulu HERA’da.
Tam beşyüz bin TL maliyetle kurulmuştu o filitre sistemi.
HERA burada yatırıma başlarken teşvik sisteminin ilelebet sürmeyeceğini biliyordu.
Hatta önceki yıl sona erecekti, ama Hükümet bir süre daha uzatmıştı.
Sonuçta bir süre sonra teşvikin biteceği belliydi.
Peki HERA bunu bile bile neden Afyonkarahisar’a bu kadar yatırım yapmıştı ve şimdi buraya kilit vuruyordu?
Hem de yüzlerce işçisine ihbar ve kıdem tazminatını nakten ödemek pahasına!
HERA’nın Afyonkarahisar’daki fabrikasına trilyonlarca yatırım yaptıktan sonra kapatmasının tek nedeni sadece teşvik değil elbette.
Teşvikin sona ermesiyle birlikte SGK primi ve stopaj vergisinin artışı yaklaşık ‰50 dolayında.
Yüzlerce işçi istihdam eden bir firma için bu önemli bir miktar.
HERA için yıllık bir milyon TL ye yaklaşacak olan bu ek maliyet değil tek sebep söylediğimiz gibi.
Firma ilgilileri bu konuda bir şey demiyorlar ama bilinen bir gerçek; Sendika.
Bence HERA’nın Afyonkarahisar fabrikasını kapatmasının en büyük etkeni bu sendika olayıdır.
Daha önce HERA’nın önüne gelerek eylem yapan sendika yetkilileri kendi açılarından belki haklıdırlar ama işin toplumsal boyutunu da düşünmek zorundaydılar.
Sendikaya karşı değiliz ama, işçinin hakkını hukunu hiçe sayan işyerlerine girmelidir sendika.
İşçisinin maaşını tıkır tıkır gününde ödeyen, tüm sosyal haklarını sağlayan, iş güvenliğini maksimum düzeyde tutan işyerlerine giren sendika ne yapıvermektedir oradaki işçiler için?
Bence sadece her ay düzenli bir gelir kapısı olmaktadır sendika için o işyerleri.
///
Geçtiğimiz yıllarda Bolvadin’de Avşar Emaye Fabrikasında benzer sendika girişimleri olmuş ve olaylar çıkmıştı.
Avşar Emaye Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Tabak, “Eğer fabrikama sendika girerse ben bu fabrikayı kapatırım” demişti.
Biliyordu çünkü sendikadan sonra nelerle karşılacağını.
“Sendikanın işçime sağlayacağı hangi haklar varsa, ben onları sendika olmadan da veriyorum zaten, varsa eksik olan onu da veririm ama, sendikayla asla” demişti.
Çok iyi hatırlıyorum o tarihte tüm Bolvadin yek vücut olmuş ve sendika, Avşar Emaye’ye girememişti.
Bolvadin halkı, o fabrikada çalışan Bolvadin’li işçi hemşehrileriyle birebir görüşmüş ve sendikaya üye olmamaları yönünde ikna etmişlerdi.
Afyonkarahisar bunu yapamadı.
Bir yerlere aday olunacağı zamanlarda Afyonkarahisar’lıyım diye övünen bazı sendika ağaları o gün oraya gidip o eylemlere destek vermişlerdir, boy boy fotoğraflar çektirmişler, demeçler vermişlerdir.
“Ben sendikacıyım, mecburen orada bulunmak zorundaydım” demekle geçiştirilemez bu hareketler.
İster sendikacı olun, ister siyasetçi.
Eğer Afyonkarahisar’lı iseniz, öncelikle doğduğunuz memleketinizi düşünmek zorundasınız.
Düşünmez iseniz sonuç bu olur.
O fabrikada çalışan hemşehrilerimizde belki o an ileride bunların olabileceğini düşünebilmiş değillerdir, ama hep birlikte bunu onlara anlatabilmeliydik.
ODAK, bu konuda üzerine düşeni yapmış, o tarihteki yayınlarımız nedeniyle de ilgili sendikanın hedefinde bile olunmuştur.
Çok eminiz yarın yine aynı hal ve tavırlar ile karşılaşacağızdır.
Umurumuza bile gelmemiştir, gelmezde.
Biz öncelikle memleketimizi ve hemşehrilerimizi düşünüyoruz.
Konu Afyonkarahisar ve Afyonkarahisar’lı olduğunda hiçbir şeyden çekinmediğimiz bilinmektedir.
Önceki gün HERA’nın toplantısında sendikanın yetkilisi Faruk Aksoy’a sordum;
“26 kasımdan sonra işsiz kalacak olan yüzlerce Afyonkarahisar’lı hemşehrim için sendika olarak maddi bir katkınız olacak mı?, onlara yeni iş bulacakmısınız?” dedim.
Aldığım cevap sadece, işsiz hemşehrilerimiz için İŞKUR’a müracaatlarının sağlanacağı oldu.
Saf – iyi niyetli işçi hemşehrilerimi uyutmaya yönelik, Afyonkarahisar’lılar ile dalga geçen bir cevaptı bu.
İŞKUR’a müracaat etmesini tüm hemşehrilerimiz kendi başlarına yapabilecek kabiliyettedirler.
Her ay onbinlerce lirayı Afyonkarahisar’lı hemşehrilerimin ücretlerinden keserek kasasına aktaran sendika, bu insanlar işsiz kaldığında sadece İŞKUR’a müracaatta yardımcı olabilecekmiş!
O gün o eylem sırasında sendikacılara gidip destek veren Afyonkarahisar’lı lara soruyorum şimdi de;
Peki siz 26 kasımdan sonra işsiz kalacak hemşehrileriniz için ne yapacaksınız?
Kocaman bir hiç değilmi?
Deve kuşları gibi gömün başınızı şimdi kuma, ya da üç maymunu oynayın.
Yakışır size.
Gidin Bolvadin’e de ders alın biraz ders.
Giderken Kokucu Hacı Ali’nin dükkanına uğramayı da ihmal etmeyin.
///
HERA’nın ilimizdeki fabrikasını kapatmasının perde arkasında sendika olayı olmasına rağmen, o gün yaptığı konuşmada efendilik göstererek bu konuya girmeyen HERA Tekstil Genel Müdürü Rabi Hazan ile tüm HERA yöneticilerine ve ortaklarına, her şeye rağmen hemşehrilerimize İzmir’deki fabrikalarında iş ve aş verebilmek için yaptıkları fedakarlıklar için bir Afyonkarahisar’lı olarak teşekkür ediyorum.
Allah yollarını ve bahtlarını açık etsin. Mehmat Emin Güzbey, Odak