Memur Sen İl Temsilcisi Abdullah Çelik, okullardaki serbest kıyafete destek vererek "hem okullarda, hem kamuda serbest kıyafet" vurgusunda bulundu.rnİŞTE ÇELİK'İN BASIN AÇIKLAMASIrn rnBiz Memur-Sen olarak ‘insanı ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

Memur Sen İl Temsilcisi Abdullah Çelik, okullardaki serbest kıyafete destek vererek “hem okullarda, hem kamuda serbest kıyafet” vurgusunda bulundu. İŞTE ÇELİK’İN BASIN AÇIKLAMASI   Biz Memur-Sen olarak ‘insanı ilgilendiren her şeyle ilgiliyiz, her şeyde tarafız’ dedik ve gereğini yaptık. Bunun için bir sınır da gözetmedik. Başını örten vatandaşlarına savaş açanlarca onları en temel haklarından mahrum bırakmak için konulan bir yasağın kaldırılması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Devlet, şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı devlet, kadının başını kapatarak TBMM’ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisi şiddet uyguluyor. Üniversitede rektörlerin lütfuyla başlarını örtebilen kızlarımız, başlarını açmadan kamuda görev yapamıyorlar. Bu cinsiyet ayrımıdır. Bu ayrıma son verilmesi için çok bedel ödendi, bundan sonra ödensin istemiyoruz. Türkiye bu ayıptan kurtulmalı, kadınları inançlarını yaşama konusunda sınırlamaktan vaçgeçmelidir.  Anayasa’da bulunmayan bir yasak, iç tüzük, yönetmelik hatta genelge gibi anayasaya uygun olması gereken düzenlemelerle var ediliyor. Anayasada korunan bir hak, yönetmelikle yok sayılıyor. Artık yeter! Aklımıza, ruhumuza giydirilmeye çalışılan deli gömleklerine hayır diyoruz.   Başörtüsü yasağı, sadece kadın-erkek eşitliğine değil, kadın-kadın eşitliğine de aykırı bir uygulamadır. Başını örten kadınlar TBMM’ye giremezken, kamuda görev alamazken, onunla aynı inancı taşıyan erkeğin ve hemcinsi olan başı açık kadının memur olabilmesi, milletvekili seçilmesi bize adil gelmiyor. Bu, devlet eliyle kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetten başka bir şey değildir.   Sayın Basın Mensupları; Kendi  yurttaşına yabancılaşmış,  onları  tebaa gören bürokratik oligarşinin bir dayatması olarak başlayan başörtüsü yasağının, vesayetin zincirlerinin ve kelepçelerinin kırılıp, kirli oyunlarının bozulmasına karşın devam etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bürokratik oligarşinin getirdiği yasakların hala hayatımızı yönetmesi sona ermelidir.   Referandum süreciyle başlayan demokratikleşme ve özgürlükçü çabaları hem destekledik, hem de hızlandırdık. Bu çabalar, 28 Şubat sürecinin dayatması kesintisiz eğitimin ve okullardaki tek tip kıyafet dayatmasının kaldırılmasını sağladı. Bunlar önemli adımlardır. Bu adımları, daha fazla gecikmeden kamuda baş örtüsü yasağının kaldırılması takip etmelidir.   Sayın Basın Mensupları; Başını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz. Kadınların imani ve insani değerlerini görmezden gelerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır.  Başörtülü kadınların sahip olduğu değerleri, birikim ve eğitimlerini görmezden gelen ve onların enerjilerini yok eden bütün uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Toplumsal hayatın  hiçbir  aşamasında sorun olarak görülmeyen  başörtüsü, toplum mühendisleri eliyle sorun haline getirilmiştir. Biz sorunu, onu var eden yasağı bitirerek çözmek için mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz.   Gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestisi açıkça ifade edildiği halde, bu pazarlık edilemez temel insan hakkı, bu güne kadar “hukuksuzların egemenliği”yle gasbedilmiştir.  Egemenlerin  insafsız iradesiyle biçimlenen “Devlet Memurları Kanununun, “Adaylık Devresi İçinde Göreve Son Verme” başlıklı 56. madde hükmünü ve diğer madde hükümlerini keyifleri istemediği için, kalpler ve kalemler titremeden uygulanması sonucu sayıları on binleri aşan  aday memur ve kamu görevlisinin işlerinden olmasını yakın tarihimiz bir  utanç levhası olarak yazmıştır.   Serbest mesleklere mensup kadınların çalışma hayatı önünde de kıyafet yönetmeliği büyük bir engel teşkil etmektedir. BAROLAR ve MESLEK ODALARI, avukat, mühendis, doktor olan kadınların mesleklerini serbest icra etmelerini de anılan yönetmeliğin “baş daima açık” hükmüne dayandırdıkları haksız ve hukuksuz kurallarla engellemektedir. Bir mühendis, başı açık fotoğraf vermeden meslek odasına üye olamamakta ve odaya üye olamayan mühendis mesleğini serbest icra etme hakkını kullanamamaktadır. Aynı şekilde barolar da avukatların başörtülü çalışmasına engel olmakta ve hatta bu yasakçı anlayışı, baro seçimlerinde oy getiren bir rant aracı olarak kullanmaktadırlar. Devlet bu ayıptan kurtulmalı, kadınların inançları doğrultusunda giyinme hakkını  teminat altına almalıdır. İsteyen, uluslar arası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmek desin; İsteyen, din ve vicdan hürriyeti, inanç hürriyeti, ifade hürriyeti desin; İsteyen, kadın hakları gereği desin; İsteyen, sürdürülebilir kalkınma ve istihdamın arttırılması gibi ekonomik gerekçeler desin; İsteyen, kadına yönelik şiddete son desin; İsteyen ayrımcılıkla mücadele desin; İsteyen, DEMOKRASİNİN GEREĞİDİR desin; İsteyen, batıdaki islamafobia ile mücadele etmek desin; İsteyen, demokrasi ve özgürlük özlemi içindeki doğuya model olmak desin; SONUÇ: KAMUDA BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK olacaktır. ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ. KAMUDA, HER ALANDA VE KONUMDA, TÜM MESLEKLERDE, HİÇ BİR İSTİSNA İLERİ SÜRÜLMEKSİZİN BAŞÖRTÜLÜ ÇALIŞMA HAKKI İSTİYORUZ. AKADEMİDE, YARGIDA, EĞİTİMDE, SAĞLIKTA, SPORDA VE SİYASETTE BAŞÖRTÜLÜ VE BAŞI AÇIK KADINLAR HİÇBİR AYRIM VE ZORLAMAYLA KARŞILAŞMADAN ÇALIŞABİLSİN. Buradan sesleniyoruz; İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, kadınıyla erkeğiyle hep birlikte, el ele omuz omuza bu çağdışı yasağı kaldırmalıyız. Başörtüsü politik hesaplaşmaların, pazarlıkların, suni ideolojik çatışmaların malzemesi değildir. Başörtüsü, inandığı dinin gereği olarak kadınların kimliğidir, kişiliğidir. Herkes kadına ait bu kimliğe ve kişiliğe insan olarak saygı duymak zorundadır. Bunu başardığımızda insan onuruna saygı duyan bir ülkeyi ve insan olmanın hazzını yaşayan bir toplumu var etmiş oluruz. Haklı davamızda bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza ve siz basın mensuplarına teşekkür ediyorum.   Abdullah ÇELİK MEMUR-SEN İl Temsilcisi EĞİTİM –BİR-SEN Şube Başkanı