Melek’in güzel bir kız olacağı bebekliğinden belli idi. Büyüdükçe daha da güzelleşiyordu. Annesini küçük yaşta kaybetti.

Gözden kaçırmayın

TASMASIZ NALIN, KAYNANASIZ GELİN...TASMASIZ NALIN, KAYNANASIZ GELİN...

ÇOCUK GELİNLER -10-



Başına kötü bir şey mi geldi?



Melek’in güzel bir kız olacağı bebekliğinden belli idi. Büyüdükçe daha da güzelleşiyordu. Annesini küçük yaşta kaybetti. İlk ve tek çocuktu. Babası hemen evlenerek, güzel Melek’i, yaşlı babaannesine bırakıp gitti. Babası, arayıp sormasa da arada babaannesine para gönderiyordu. Köyde babaannesinin yanında emin ellerde büyüyordu Melek. Dokuz, on yaşına gelince; iyice yaşlanan babaannesine bakıyor, evi çekip çeviriyor, yemek yapıyor, bahçelerine gidip ekiyor, topluyordu. Bahçe işlerine halaları, amcaları ve onların çocukları yardımcı oluyorlardı.



     Yaşından önce büyüse de çocuktu Melek. Okula gidiyor, teneffüslerde oynamaya doyamıyordu. Sokakta oynayacak fırsatı yoktu. Okul bahçesi onun için en güzel oyun alanı idi. Bu yüzden okula gitmeyi seviyordu. Çünkü orada çocuk oluyordu.



     Bahçelerinde çalıştığı bir gün amcasının on yedi- on sekiz yaşlarında oğlunun tecavüzüne uğruyor Melek, eve gelip babaannesine anlatıyor durumu. Yaşlı babaanne, bu olaydan hiç kimseye bahsetmemesi için sıkı sıkı tembihliyor. ‘’Merak etme, bir kereden bir şey olmaz.  Zamanla birleşir gider’’ diyerek torununu teselli ediyor. Bu olayı unutamasa da korkusundan kimseye bir şey diyemiyor Melek. Yalnız kalamıyor, geceleri kâbusları yüzünden çığlık çığlığa bağırarak uyanıyor,  psikolojik bunalımlarını da etrafı nazara yorumluyor.   Travma geçirdiğinin kendi de farkında değil Melek’in. Çaresizlik içinde kıvranıp duruyordu.



    İlkokulu bitirdikten sonra, eğitimi ile ilgilenen olmadığı için ortaokula gidemiyor. Günden güne güzelliği artıyor, köyün delikanlıları Melek’le evlenmek için yarışıyorlar adeta. Köyün en zenginlerinden olan Mehmet’e veriyorlar on dördünde… Herkes Mehmet’e gıpta ile bakıyor.  En güzel kızı kaptı diye. Gelinlik içinde daha da güzel duruyor Melek. Bütün köyün kadınları, bu güzelliği görmek için akın akın düğün evine geliyor. Oynanıyor, eğleniliyor, yeniliyor, içiliyor. Mehmet,  herkesten daha mutlu…



         Mutluluğuna gece yarısı gölge düşüyor Mehmet’in. Melek, bakire değil. Soruyor tabiî ki; ‘’Başına kötü bir şey mi geldi? Ne oldu?’’ diye. Melek’ten ses çıkmıyor. Babaannesi sakın kimseye söyleme demişti. Söylemiyor, söyleyemiyor.  Mehmet çileden çıkıyor, konuşturmak için sabaha kadar dövüyor. Yine de söylemiyor Melek. Belki kendi yanılıyor olabilirdi. Ertesi günü Mehmet şehre götürüp doktora kontrol ettirdi, ağzı, kaşı patlamış, yüzü gözü morarmış Melek’i. Rapor olumsuz. Yeni olan bir şey değil.



     Dövmekle sonuç alamayacağını anlayan Mehmet, güzellikle soruyor. ‘’Bak’’ diyor, ‘’Başına bir şey gelmiş, bana açıkça söyle kim yaptı. Aramızda kalacak. Sen yine bu evin gelini olacaksın.’’ Tatlı diller döküyor Mehmet. Bir gün böyle, iki gün günlerce soruyor, bıkmadan yorulmadan.  Güzel Melek’i kapının önüne koyamıyor. Mehmet’e kalsa hiç bırakmazdı ama annesi, kardeşleri haber bekliyor. Ayrıca kanına da dokunuyor olayın iç yüzünü iyice öğrenmek istiyor.



     Nihayet bir gün Mehmet’in iyi niyetini anlayan Melek, başından geçeni anlattı. Mehmet’in bütün samimiyeti o anda kayboldu. Günlerce neden söylemediğine kızarak daha da şiddetli dövdü Melek’i ve gecenin o saatinde evden kovdu.

Aradan üç ay geçmişti evlendiğinden bu güne,  Zavallı Melek, babaannesinin evine döndüğünde babaannesi ölüm döşeğinde yatıyordu. Babaannesi ‘’Niye geldin kızım’’ bile diyemeden iki gün sonra öldü. Yapayalnız kalan Melek, hâlâ olup biteni akrabalarına anlatamıyor. Ne olduğunu kimse bilmiyor.



     Boşanma işleri gerçekleşirken, karnında ki bebeği de doğuyor. Bütün sevgisini kızına adıyor. Melek ruhsal çöküntü ile depresyonlar içindeyken, yeniden evlenen Mehmet, ‘’Bebeğine bakamıyor ‘’ diye kızını da elinden alıyor. Üvey anne elinde büyüyor bebek, o da annesi gibi dünyalar güzeli olarak.



     Melek’i başka köyden isteyenler oluyor. Geride, bebeğini, kötü kaderini, köyünü bırakarak bir daha dönmemek üzere gidiyor Melek… Başına bu işleri açan amcasının oğlu hiçbir şey olmamış gibi köy meydanında geziyor.