‘Biz hukukçular, avukatlar köprüler kurmuyoruz, kule dikmiyoruz, motor yapmıyoruz, resim boyamıyoruz…Yaptığımız bütün işlerde insan gözünün görebileceği pek az şey var. Ama sorunları çözüyoruz; gerginliği gideriyoruz; hataları düzeltiyoruz; insanların yükünü üstleniyoruz; çabalarımızla barışçıl bir devlette insanların huzurlu ve adil bir yaşam sürmelerini mümkün kılıyoruz.’

 

Bu sözler 1924 yılında ABD Başkanlığı’na aday olan avukat John W.Davis’e ait. 16 Mart 1946’da New York Barosu’nun 75. Kuruluş Etkinlikleri kapsamında yaptığı konuşmada söylemiş bunları.

 

Bu sözlerin bir benzerini George Mason Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ronald Rotunda da söylüyor. Şöyle diyor Rotunda; ‘Biz avukatlar, mühendisler gibi köprüler inşa etmeyiz; doktorlar gibi kemikleri onarmayız; mimarlar gibi bina tasarlamayız; ressamlar gibi resim yapmayız. Sadece insanların ellerinin bize dokunmasına imkan veririz. Eğer görevimizi profesyonelce, mesleğin onuruna uygun biçimde yaparsak, başka kişilerin yüklerini taşırız; insanları streslerinden kurtarırız; adaletin takipçisi oluruz; uygarlığın kaplaması olur ve onu daha da güçlendiririz.’

 

Bu gün itibariyle 400’ü aşkın sayıda avukat meslektaşımızla, üstlendiğimiz ,binlerce CMK, Adli Yardım göreviyle şehrimizde bir şeyleri değiştiriyoruz, bir şeylerin daha iyi olmasını sağlıyoruz, bir şeylerin yoluna girmesini, yolunda gitmesini temin ediyoruz.

 

Ne var ki dükkanımızda elle tutulur gözle görülür bir meta satmıyoruz, ürettiğimiz ve sunduğumuz değeri anlamak için dikkatle bakmak, etkilerini izlemek gerekiyor.

 

Bunların üzerine yüzlerce uzlaştırma görevi ile insanları yargı önüne çıkmadan barıştırıyor, sulh olmaya ikna ediyoruz. Sulh olan, kavgasından vazgeçen, husumetini sürdürmeyen insanlar sizlerin arkadaşı, komşusu, iş ortağı, müşterisi, amiri veya memuru…

 

Bir sabah bu insanları işinde , gücünde güler yüzlü ve huzurlu görüyorsanız ; size bir negatif enerji aksetmiyor kavganın, gürültünün bir parçası olmuyorsanız bunda emin olun özveri ile çalışan avukatların rolü çok ama çok büyük.

 

Ama bir şeyler yapmaktan, gayret içinde olmaktan başımızı kaldırıp bunları anlatamadıksa tamam, bunun kabahati de bize ait…

 

Arabuluculuk yaparak insanlarımızı kendi kendilerine anlaşmasını temin etmek için avukat arkadaşlarımız kendi bütçelerinden para ödeyerek bunun eğitimini alıyor, aidat ödeyerek bu iş için kurulan sicile kaydoluyor… Bu da bir ürün olarak dükkan raflarında gözükmüyor, insanlar belki de bu konuda bir düzenleme olduğunun bile farkında değil.

 

Elbette bu konudaki nakısa da bize yani meslek kuruluşu olarak baromuza ait.

 

Bıkmadan usanmadan iyilik ve güzellik üreten, adalet dağıtan, adalete erişimi kolaylaştıran meslektaşlarımızın bu çabalarını yeterince anlatamıyoruz, bu konuda eksik kalıyoruz.

 

Derdimizi sadece halkımıza değil devletimize de anlatamıyoruz maalesef.

 

Avukatların sorunlarını dile getirdiğimizde bunu duyacak bir makam, ciddiye alacak bir merci ne yazık ki bulamıyoruz. Yaptığımız ziyaretlerde sorunlar alt komisyonlara aktarılıyor, sitem ve feryatlarımız muhalefet hatta husumet gibi değerlendiriliyor… Feryatlarımız maddi kazanç talebine indirgeniyor.

 

Buna, kendi meselelerimizi plaza dili/pasta dilimi benzetmesi ile anlatma yanlışımız da sebep oluyor. Mesleğimizin kötüye gidişini sadece açılan okullara, artan öğrenci kontenjanına bağlıyor “pastadaki payın küçüldüğünü” söyleyerek dert yanıyoruz. Oysa pek çok yeni meslek grubu ortaya çıktı, tabir caizse yepyeni pastalar sürüldü piyasaya. Oysa biz kendi “pasta” metaforumuza takıldık, bunu ne geliştirmeyi ne de büyütmeyi başarabildik. Gelinen kötü durumu, kolaycılığa kaçarak yeni aramıza katılan meslektaşlarımıza, bunların hızla artan sayısına bağlamayı tercih ettik. Oysa hukuki güvenliğin en az sağlık hizmetleri kadar hayati olduğunu anlatabilseydik, hukukun hayatın her alanında gerekli ve elzem olduğunu, buna dair hizmet almanın veya edinmenin ne kadar önemli olduğunun kavranmasını sağlayabilseydik bütün dünyada çok önemli bir yer işgal eden hukuki danışma hizmetini yerleştirebilsek ve yaygınlaştırabilseydik bunları konuşuyor olmayacaktık.

 

Mesleğimizi karşı karşıya olduğumuz yepyeni ve bambaşka bir çağın, dünyanın gereklerine uygun olacak şekilde geliştiremedik, yenileyemedik…

 

Avukatlık mesleğinin derhal yeniden tanımlanması, her türlü hukuki yardımın tek adresi haline getirilmesi, baroların tarafsız ve güvenilir merciler olarak kalmasının sağlanması ve bu yönü ile etkinliğinin artırılması, yargının kurucu unsuru olarak yargıda daha çok söz sahibi olmasının önünün açılması gerekiyor. Ama bu günkü halimizle bu rollerin bize verileceğini ummak kuru bir hayalcilikten öte geçmeyecek.

 

Meslektaşlarımızın; kadın ve erkek, genç ve yaşlı tüm avukatların olağanüstü çaba ve fedakarlıklarını hakkedecek bir meslek tasarımına, meslek örgütü yapılanmasına, etkin ve yaygın bir hizmet dağıtımına ihtiyaç var.

 

Buna, sadace avukatların değil belki daha çok ülkenin ve milletimizin ihtiyacı bulunmakta… Bu ihtiyacı giderecek, hukukun güçlenmesi, hukukun üstünlüğünün tesisi ve adalete erişimin kolaylaşmasını tesis edecek bir hamle acilen gerekiyor.

 

Sağlık reformunu başarı ile gerçekleştiren ülkemiz adalete erişim devrimini de yapacak güçtedir. Biz avukatlar her daim ülkemizin ve milletimizin yanında , adaletin emrinde ve hizmetindeyiz. Güzel ve aydınlık bir gelecek için her türlü fedakarlığa da hazırız.