AMBALAJLI SU…rnrnSon günlerde ambalajlı sularla ilgili yayınlar yapılıyor.rnrnPET şişelerdeki suyun kısa süre içinde kullanılmaması halinde PET’in  kansorejen maddeler yaydığı anlatılıyor.rnrnPET hammaddesi içinde bulunan BPA (Bisphenol-A) ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

AMBALAJLI SU… Son günlerde ambalajlı sularla ilgili yayınlar yapılıyor. PET şişelerdeki suyun kısa süre içinde kullanılmaması halinde PET’in  kansorejen maddeler yaydığı anlatılıyor. PET hammaddesi içinde bulunan BPA (Bisphenol-A) bileşenleri temas ettikleri gıdalara kendi bileşeninden ayrılırak geçmeye eğilimlidir. Bu zamanla olur ve ısı ile hızlanır. Son yıllarda kanser olaylarında büyük patlama yaşanıyor. Bazı kanser türleri, çok erken yaşlarda görünüyor. İleri yaşlarda görünen lenf hastalıkları, gençlerde peydahlanmaya başlıyor. Kemik kanserleri, kemik iliği tümörleri sık sık karşımıza çıkıyor. PET şişelerdeki sular 2 haftadan uzun süre şişede kaldığı zaman, şişenin içindeki zararlı maddeleri çözüyor ve suya karışmasına neden oluyor. Bunlar hücre yapılarına çok ağır zararlar veriyor. Bilim adamları cam şişe kullanılmasını tavsiye ediyor. Damacanaya gelince… Plastik türevi olan Polikarbonat’tan yapılan damacanalar daha uzun süre kullanabiliniyor. Ancak damacana hammadesinde bulunan BPA (Bisphenol-A) bileşenleri uzun süre suyla temas ettiğinde, bileşenlerinden ayrılarak zararlı maddeleri suya salıyor. Güneş gören PET veya damacanada bu risk daha da hızlanıyor. Damacanalar için en büyük sorun, dönüşümlü olması. Boş damacananın deterjanla yıkandıktan sonra iyi durulanmaması daha büyük zararlı maddenin suya karışmasına sebep oluyor. Muhtemelen, İl Sağlık Müdürlüğü PET ve damacanalardan değişik numuneler alarak tahlillerini yaptırıyordur. Eğer mutat kontroller yapılıyorsa; İl sağlık Müdürlüğü’nün tahlil sonuçlarını raporlarıyla birlikte kamuoyuyla paylaşmasında yarar vardır. Vatandaş, içtiği ambalajlı suların durumunu etiketinden ziyade resmi makamlardan öğrenmesi, daha güvenilir ve inandırıcı olur. DANS EDENLER… İbrahim Efendi kelebekli sevgilisiyle, Damat Efendi Emsal’iyle özel yuvalarında dans etmeyi öğrenmeye başlamışlar. Diskoteklerden farksız o giderek hızlanan yüksek ritimli dansları ön plana almışlar. İnsanoğlunu engellemek zor, bir yolunu buluyor. Defalarca ikaz ettik, Ali Hoca’ya gidin dini nikahınızı kıydırın. Birkaç yıl önce “Düğünlerde dans etmek, yataktaki zinanın ayaktaki şeklidir” diye vaaz veren Konya’daki imam geldi aklıma. Demek ki dikey zina oluyor bu. Damat Efendi, Emsal’e “Şimdi ellerimizi çardak gibi yapacağız, ben altından döne döne geçeceğim... Sonra sen üç adım arkaya doğru koşup, ileri doğru zıplayacaksın... Peşinden ben tek ayağım üzerinde dönerken, sol bacağımı üç kez sağa, üç kez sola sallayıp…” şeklinde izah ediyordur. Ne bilelim biz. Özel yuvalarında baş başa; Erkek ile kadının sarılıp sallanarak dansı… İleri-geri hareketleri… Ayaklarını birbirlerinin ayakları arasında dolandırmaları… Yanak yanağa dönüp durmaları “zina” sayılamaz mı? Sayılır. İbrahim Efendi ile Damat Efendi engel tanımıyor. Tekrar ediyorum; Ya Ali Hoca’ya gidin, ya gidin… Yoksa Haydar Dümen’e gitmeniz gerecek…