Herşeyin bir ömrü olduğu gibi dünyanın da bir ömrü vardır. Allah’ın var ettiğinden bu yana dünya hayatında binlerce yıl geçti. Milyarlarca insan ve canlı yaşadı, yaşıyor da.

 

Ahirzaman; son zaman, özellikle dünyanın son zamanı anlamına gelmektedir. Yaratılış ile başlayan zaman süreci, kıyametin kopması ile son bulacaktır. Fakat kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başka kimse bilemez. Ahirzamanın da, Peygamberimizle (s.a.v.) başlayıp kıyamete kadar devam eden bir süreyi kapsadığı hadis-i şeriflerden anlaşılmaktadır.

 

Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle ifade ediyor:

 

“Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” (İbn-i Kesir tefsiri, 12/6549)

 

Hz.Muhammed (s.a.v.) ikindi vaktinde geldiyse ki öyle, aradan yaklaşık 1400 seneden fazla geçtiğine göre dünya hayatının da çok fazla bir zamanı kalmadığı anlaşılabilir (Allahü-alem-en doğrusunu Allah bilir). Dünyanın şu kadar zamanı kalmıştır demek ki gibi bir durum içerisinde olamayız. Bu 100 yıl da olabilir 500 yıl da..  bilemeyiz..

 





Ahirzaman özelliklerine ve kıyamet alametlerine bakıldığında, özelliklerin oluştuğu ve küçük, orta kıyamet alametlerinin gerçekleştiği hadislerden anlaşılmaktadır. Geriye büyük alametler kalıyor. Onlar da ne kadar zaman içerisinde gerçekleşir, Allah bilir..

 

Ahirzamanın iki hadisle iki özelliğini vurgulayalım ve üzerinde  düşünelim:

 

“Öyle bir zaman gelecek ki bütün insanlar ribâ (faiz)ile iş yapacak. Ondan sakınanlar dahi tozuna bulaşmak durumunda kalacaklar.” (Nesâî, İbnu Mâce, Ticârât 58; İbn Hanbel, Müsned, IV, 494; Beyhakî Sünen, IV, 275)

 

 

*“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hâinlere güvenilecek. İnsanlardan şâhidlik etmeleri istenmediği halde şâhidlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler,” (Taberâni, XXIII, 314)

 

Şimdi düşündüğümüzde faizin girmediği yer kalmadı veya çok az kaldı desek yeridir bir şekilde de tozu bulaşıyor.





 

Doğruluğun değeri çok düştü, yalan söyleyenler maalesef artıyor. İftira, yalan şahitlik sıradanlaşabiliyor. Bu özellikleri sadece yerel bazda yorumlamayacağız, dünya genelinde ve İslam ülkeleri üzerinde düşüneceğiz..

 

 

 

Kıyamet alametlerinden bazılarına değinelim:

 

•             Hz.Enes anlatıyor: "Resulullah buyurdular ki: "Kıyamet kopmadan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. (O vakit) kişi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mü'min olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar." 

•            

•             Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır.

•            

•             Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır…

•            

Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek…

 

•             İnsanlar, Allah'ın varlığını açıkça inkâr etmedikleri sürece kıyamet kopmayacak.

•            

•             Kıyamet yaklaştığında; ticaret artar, mal çoğalır, mal sahibine malı için tazim edilir, fuhuş yayılır, çocuklar amir durumuna gelir, kadınların sayısı artar. Sultan zulüm eder, eksik ölçü ve tartı yapılır, bir adamın köpek yavrusunu yetiştirmesi kendi çocuğunu yetiştirmekten kendisine daha cazip gelir. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmez ve gayri meşru çocuklar çoğalır.. diye devam etmektedir.

•            

•             Ramuz el-Hadis'ten: "Ümmetimin sonunda birtakım kavimler olur ki, camilerini süsler, kalplerini viran ederler. Onlardan birisi dinine vermediği ehemmiyetten fazlasını elbisesine verir. Bunlar, dünyaları selâmet oldu mu, ahiret işini kaale almazlar."

•            

 

 

Daha birçok hadis var şimdilik bu kadarına değinmiş olalım. Velhasıl ahirzaman zor bir zaman, kavramların birbirine karıştığı, kötülüğün iyilik gibi göründüğü, yalanın doğru gibi addedildiği bir zaman.. Ozan Yusuf Tuna’nın dediği gibi;

 

 

 

Ne kadar zorsun Ahir Zaman,

Ne bir dost belli,ne de düşman.

 

Kıyamet konusu içinde bulunduğumuz yılda yaşadıklarımızdan dolayı çok gündeme gelmesinden bahisle, yazımızın sonunda şunu ifade edelim:

 

Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir.

 

 

 

Allah akibetimizi hayreylesin..

 

 

 

Lokman ÖZKUL

 

İlahiyatçı -Yazar