Programa, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, AKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker, AKÜ Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Prof. Dr. Celal Demir, AKÜ öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

 

Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirilen programın açış konuşmasını yapan AKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Peker, öğretmenlerin beşikten mezara kadar ilim tahsil etmeyi emreden,  kalemin kılıçtan üstün olduğunu dile getiren bir medeniyetin mensupları olduğunu söyledi. Öğretmenlik mesleğinin doktorluk kadar önemli bir meslek olduğunu ifade eden Peker, “Nice canların kurtarılmasına vesile olduğumuz gibi nice canlarında yitirilmesine sebep olabiliriz. Öyle ki ülkemizdeki son 40 yıllık durumu göz önünde bulunduracak olursak; dağa çıkmaktan kurtardığınız bir öğrenci ile nice masum olan canları kurtarabildiğimiz gibi dağa çıkmasına engel olamadığımız bir öğrenci ile nice masum canların ölümüne sebep olabiliriz” dedi. Öğretmenlerin, öğrencilere sadece akademik gelişmelerinde yardımcı olmayacağını ifade eden Peker, “Öğrencilere iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış, adalet zulüm, faydalı zararlı ayrımı yapma konusunda da onlara yol göstermeye çalışmalıyız” diye konuştu.

 

“Öğretmenlik hayra motor şerre fren olmaktır”

 

Öğretmenlerin, güzel ahlak sahibi başarılı nesiller yetiştirmeye vesile olması gerektiğini söyleyen Peker, “Sevgili Peygamberimiz ‘Kim bir kimseyi hayra çağırırsa kendisine uyanların sevaplarından bir misli ona aittir, bu sevap kendisine uyanların sevaplarından bir şey eksiltmez, kim de sapıklığa, dalalete çağırırsa kendisine uyanların günahlarından bir katı ona aittir bu günah kendisine uyanların günahlarından bir şey eksiltmez’ diye buyurmuştur. Öğretmenlik mesleği bu bağlamda düşünüldüğünde hayra motor şerre fren olmak demektir ve bu şekilde algılanması gerekir” ifadelerini kullandı.

 

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmenin öneminden bahseden Peker, konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Fikrin, vicdanın ve irfanın hürriyeti bizi bizden olmayanın hayranlığına yöneltmemelidir. Kendi öz değerlerimizde aramadığımız her şey bizi başkasının güdümüne sokmaktadır. Dış güdümlü olmak ise bizi hür değil bir başkasına bağımlı kılmaktadır. Hâlbuki öğretmenin görevi birilerinden aldığı bilgiyi öğrenciye aktarmaktan ziyade öğrencisini yetiştirmek, eğitmek, terbiye etmek, öğrencisinin içindeki cevheri sabırla açığa çıkarmak, işlemek ve onları devletine, milletine hizmet edecek bireyler olarak yetiştirmektir. Bilgi, tecrübe ve irfanla öğrencilerimizi geçmişten geleceğe taşımaktır.”

 

“Öğretmenlik kutsal bir meslek”

 

AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş ise her mesleğin kendine özgü işlevi ve öneminin olduğunu söyledi. Öğretmenlik mesleğinin kendine özgü özelliklerinin olduğunu vurgulayan Karakaş, “Bu mesleğin öğreten vasfı olmasından dolayı, öğreticilik vasfı olmasından dolayı öğretmen adı verildiğini biliyoruz. Öğretmenlerin çok farklı biçimleri var. Fedakârlık, bilgi, düzenli-disiplinli bir yaşam tarzı, sürekli yenilikleri takip gerektiriyor bütün bunları mesleğinizle buluşturduğunuz zaman gerçekten öğretmen olabiliyorsunuz. Bu anlamda öğretmenliğin diğer meslekler içerisinde kendine özgü önemli bir yeri var. Bizim medeniyetimizde öğretmenliğe kutsallık atfedildiğini biliyoruz. Bu sıradan bir atıf değildir” diye konuştu.

 

“Öğretmenlik ruh ve biçim kazandırır”

 

Felsefede yeni doğan insanların tabula rasa (boş levha) olarak tanımlandığını söyleyen Karakaş, “Bu hiçbir şekilde bilgiye sahip olmayan, yönlendirilmemiş, tabiri caizse sıfır ve bu tabula rasa’ların zaman içerisinde ve o biçime bir yönlendirilip, şekillendirilip, eğitilip bir pozisyona bir biçime getirildiğini ve ruh üflenerek karakter kazandığını biliyoruz. Öğretmenlik, bu tabula rasa’lara ruh ve biçim kazandıran mesleklerden birisidir. Aileden hemen sonra öğretmenlerin insanlar üzerindeki etkisini ve önemli bir meslek ile aktör olduğunu biliyoruz” dedi.

 

“Büyük öğretmenler zamanın ruhuna bulaşmış kötülüğü ortadan kaldırır”

 

Öğretmenlerin, öğrencilere sadece bilgi aktaran kişiler olmadığını söyleyen Karakaş, şunları söyledi:

 

“Öğretmen öğrencisine yüceliği, aşkın olanı, ululuğu, erdemi ve vicdanı öğretendir. Günümüzde bazı sosyologlar yaşadığımız çağa, endişe çağı diyor. Birçok açıdan haklılar belli zamanlar vardır ki o zamanın ruhuna kötülük bulaşmıştır. Bu kötülüğü ortadan kaldıracak insanlara baktığımız zaman onların öğretmenlik vasfı olduğunu görmüş oluruz. Büyük öğretmenler sahneye çıkmışlardır ve zamanın ruhuna bulaşmış olan kötülüğü ortadan kaldırmışlardır. Günümüze endişe çağı diyorsak içinde yaşadığımız zamanın ruhuna kötülük bulaşmış demektir. Bu kötülüğü ortadan kaldıracak, bu ruhu temizleyecek ve temizlenmiş ruhu yeni tabula rasa’lara üfleyecek öğretmenlere ihtiyacımız var. Bu anlamda değerler, erdem, vicdan kavramları çok önemli. Bunların içini boşaltmamamız gerekiyor. Aksine bunların içini gerçek özellikleri ile gerçek vasıfları ile doldurarak yeni nesillere aktarmamız gerekiyor. Bilgi ortaya çıkarılabilir, bilgi kolaylıkla da öğrenilebilir. Teknolojinin bu aşamaya geldiği günümüzde bilgiyi öğrenmek çok zor bir şey değil. Öğretmekte çok zor değil ama değerleri, erdemi, vicdanı öğretmek çok önemli. İşte sosyologların tanımlamış olduğu bu endişe çağından insanları kurtulup, zamanımızın ruhuna üflenmiş olan kötülüğü ortadan kaldırabilmemiz için öğretmenlere, bizlere gerçekten çok iş düşüyor.”

 

Program, AKÜ Eğitim Fakültesi mezun öğrencilerinin meslek tecrübelerinin anlatıldığı söyleşinin ardından sona erdi.