Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) öğrenci kulüplerinden Yönetim ve Siyaset Kulübü tarafından 19 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen ve AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Şafak Balı’nın AKÜ öğrencileriyle “Hukuk ve Siyaset” üzerine yaptığı söyleşi, ANS Kampüsü 2. Eğitim Binası Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Çonkar’ın yanı sıra AKÜ Kamu Yönetimi öğretim elemanlarının ve öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirilen söyleşide Prof. Dr. Balı, teorik olarak hukuk ve siyaset ilişkisini sorun boyutundan ele aldıktan sonra Türkiye’de Hukuk Siyaseti konusunda ampirik bir çalışmanın sonuçlarını öğrencilerle paylaştı. Prof. Dr. Balı hukuk ve siyaset ilişkisine yönelik konuşmasında, “Hukuk ve siyaset ilişkisi, yüzyıllardır süregelen ve aslında kaçınılmaz nitelikte bir ilişki gibi görünmektedir. Özellikle günümüz Türkiye’sinde hukuk ve siyaset ilişkisi, gerilimli bir ilişki olarak karşımıza çıkmaktadır. Genellikle siyasetin hukuka müdahalesi ya da hukukun siyasallaşması gibi kavramlarla dile getirilen sorunsal bir ilişkiden söz ediyoruz. Bu konuyu gündeme getiren hemen herkes, bir şekilde hukukun siyaset alanına müdahale ederek karar veriyor olmasından ya da siyasetin hukuku, yargıyı kullanarak siyasi kararlar verdirmesinden rahatsızlığını kendilerince haklı bir boyuttan dile getirmektedirler. Fakat bu noktada farklı bir yaklaşım ve sorun vardır. Mesela, bir dava dolayısıyla yargının siyasallaştığını söyleyenler, başka bir davada veya benzer bir olay dolayısıyla bundan söz etmemekte hatta bunu olağan hukuksal bir süreç olarak görebilmektedirler” dedi. Prof. Dr. Balı, hukuk-siyaset ilişkisinde temel bir ölçütün bulunmadığını ve hukuk-siyaset ilişkisinin kaçınılmaz bir ilişki olduğunu ifade ettiği konuşmasında, “Türkiye’de son dönemlerdeki Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar bakıldığında, toplumun bir kesimi bütün bu davaların gerçek anlamda bir yargılama mahiyetinde olmadığını, bunların siyasal süreçler olduğunu dile getirirken, bir başka kesim ise bunların tamamen hukuksal süreçler olduğunu, yargının Türkiye’deki bir yozlaşmışlığı, çürümüşlüğü ortadan kaldırma gayreti içerisinde olduğunu düşünmektedirler. Gerçek anlamda bunlar siyasal mıdır? Yargısal mıdır? Buna karar vermek için bakabileceğimiz, uygulayabileceğimiz temel bir ölçüt bulunmamaktadır. Bu tersinden de geçerlidir. Mesela, Ergenekon davasının siyasal olduğunu söyleyenler, parti kapatma davalarının hukuksal olduğunu söyleyebilmektedirler. Yani, siyaset nerede biter? Yargılama nerede başlar? Hukuk, ne yaptığında siyasal davranmamış olur? Bu konulara uygulanabilecek temel bir ölçüt bulunamamaktadır. Her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor ki, nitelikleri gereği günümüzde hukuk-siyaset ilişkisi kaçınılmaz bir ilişkidir demek bir zorunluluktur. Çünkü günümüzde hukuk, bütünüyle siyasi süreçlerde yapılmaktadır. Siyasi iradenin bir ürünü mahiyetinde karşımıza çıkmaktadır” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Balı, “Yine bir başka açıdan da hukukun siyaset olduğunu söylemek mümkündür. O da anayasal belgeler, anayasalar, özü itibariyle iyi bir toplum oluşturulması için üretilmiş birer siyaset belgesi niteliğindedir. Devletin temel yapısından siyaset kurumunun temel niteliklerine, görev ve yetkilerine kadar tamamı siyasal nitelikte olmakla beraber anayasanın temel hükümlerini de oluşturmaktadır. Yine siyaset de hukuk çerçevesinde yürütülen bir faaliyet alanıdır. Eğer siyaset, hukuku uygun yürütülmezse, ne modern bir devletten, toplumdan ne de meşru bir siyasi iktidardan söz edebilme şansı vardır. Dolayısıyla siyaset ve hukuk ilişkisi, son 300 yıldır kaçınılmaz bir biçimde birbirine bağlı olan iki kurum ilişkisidir. Bunlardan birinin olmadığı yerde diğerinin olabileceğini düşünmek mümkün görünmemektedir” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Balı, siyasetin yargısallaşması kavramının yeni ortaya çıktığını belirterek, “Bugün siyasetin siyaseten çözmesi gereken unsurları mahkemelere havale etmesi sayesinde yine mahkemelerin siyasallaştırılması sürecinden bahsediyoruz. Mesela, gündemde yer alan bazı partilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması sürecindeki tavırlarını bu merkezde değerlendirmek mümkün hale gelmektedir” diye konuştu. Söyleşi, Prof. Dr. Balı’nın öğrencilerin sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi.