Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'da halka seslendi. 

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

URFALILAR BİRİLERİNİN GELİP KURTARILMAYI BEKLEMEDİLER

Urfa bizi sever, biz de Urfa'yı severiz. Bugün Urfa'nın kurtuluşunun 97. yıldönümü. Önce İngilizler ardından Fransızlar bu toprakları işgal ettiğinde Urfalılar, birilerinin gelip kendilerini kurtarmasını beklemediler. Kendi aralarında örgütlendiler. 12'ler adıyla bir heyet kurup mücadeleyi başlattılar. En güçlü silahları kendi deyimleriyle iman dolu yürekleriydi. İman dolu yüreğin karşısında hangi güç, hangi

URFA BU TOPRAKLARDA TERÖR ÖRGÜTÜNE İZİN VERMEZ DEĞİL Mİ?

 

Urfalı topraklarını işgalden kurtardı. Urfa'nın, Urfalının mücadelesi bitmedi. Son iki yıldır terörle mücadelede asker ve polis olarak 15 şehit verdi. Ayrıca 15 Temmuz gecesi İstanbul'da 4 Urfalı kardeşimiz darbeci hainler tarafından şehit edildi. Urfa namusu bildiği bağımsızlığı ve onuru için mücadele etmeye, şehit ve gazi vermeye devam ediyor. Ne mutlu size. Rabbim sizden razı olsun. Bu mubarek toprakları İngiliz, Fransız'a bırakmayan Urfalı terör örgütüne de terk etmez değil mi? FETÖ, DEAŞ, PKK, YPG'nin cirit atmasına izin vermez değil mi?

KILIÇDAROĞLU DESTEKLEMEZSE NE OLUR? REFERANDUMA GİDERİZ

16 Nisan'dan sonra Parlamentoya idamla ilgili karar taslağı inşallah gelecek. Sayın Bahçeli evet diyor, sayın Yıldırım aynı. Kılıçdaroğlu da eğer yanlış duymadıysam ben de desteklerim dedi. Herhalde destekler değil mi? Desteklemezse ne olur? Söyleyin, bir referandum da onun için yaparız. Nasıl? Demokraside bu işin sahibi kim? Millet, millet. Onun için de millete gideriz.

BU ÜLKEYİ TATLISIYLA ACISIYLA HER ŞEYİYLE SEVİYORUZ

Efendim Corç, Hans, Helga ne derse desin benim için önemli olan Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe, Fatma ne der o önemli. Biz bu memleketi 81 vilayetiyle 80 milyon insanıyla seviyoruz. Urfa sevinçlerini, üzüntülerini türkülerle ifade etme konusunda ülkemizin en önemli şehridir. Ben bu dalın ağacıyam, hem tatlıyam hem acıyam, ben mevlanın muhtacıyam... Biz bu ülkeyi tatlısıyla, acısıyla her şeyiyle seviyoruz. Türk, Kürt, Laz, Arap, Alevi, Sünni hangi kökenden olursa olsun tüm insanlarıyla seviyoruz. Çünkü yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Biz milletimizin her bir ferdini seviyoruz. Kebaba köz istersin, güzelsin naz istersin, bir canım var vereyim bilmem ki ne istersin...

İKİ İLÇEMİZE DOĞALGAZ, HIZLI TREN VE GAP BİTECEK

Birecik ve Viranşehir ilçelerimizde önümüzdeki yıl doğalgaz verilmeye başlanıyor. Hızlı Tren'le ilgili çalışmalarımız sürüyor. Ardından inşaatına başlıyoruz. Şanlıurfa deyince GAP'ı konuşmamak mümkün mü? Türkiye'nin en iddialı kalkınma projesi olan Güney Anadolu Projesi'ni hızlandırdık. 1 milyon 800 bin dekar araziyi sulamaya açtık. Ah Surç ah! Dünyanın sayılı tünellerinden biriyle asırlık hayali olan suya kavuştu mu? Kim yaptı bunu? Kimse uğramazdı buralara. Biz size aşığımız. Abu hayat bu abu hayat. Bu topraklar kupkuruydu, çatlaktı. Şimdi suyu buldu canlandı elhamdülillah. Sadece bu projeyle 950 bin dekar arazinin sulanabilmesini sağlıyoruz. 2019 yılına kadar GAP'ı tüm unsurlarıyla tamamlamayı hedefliyoruz.

ŞANLIURFA BÖYLELERİNE NE DİYOR: DENSİZ DEVE GİRMEZ EVE

Kılıçdaroğlu 12 Eylül anayasasına 'hayır' dedim diyor. Biz de bu anayasayı değiştiriyoruz, yeni sistem getirelim diyoruz. Bir ülkede ana muhalefet partisi demek mevcut iktidardan sonra ülkeyi yönetmeye en yakın parti demek. Ağızlarından çıkanlara bakıyoruz. Yalan, iftira, küfür gidiyor. Urfalı böylelerine ne diyor: Densiz deve girmez eve... Bu Urfalının sözü. Bunların yaptıkları da densizliktir. Anlaşıldığı kadırıyla milletten umutlarını kestiler. Aksi takdirde evet diyenleri İzmir'de denize dökmekten, hayır çıkarsa düşmanı İzmir'e denize dökmekten bahsediyor. Kim? Baykal isimde birisi. Yazıklar olsun. Bir milletvekili otobüsün üzerinden hakaretler ediyor. Burada tekrarlamaktan hicap duyarım.

KILIÇDAROĞLU DARBECİLERLE KONUŞUP BAKIRKÖY'E GİTTİ

15 Temmuz gecesi tankları gördüklerinde, önüne geçip durdurmak yerine fırsatını bulup kaçtıklarını gördünüz değil mi? Kılıçdaroğlu FETÖ'nün gazetesine röportaj vermiş. Bir radyocu arkadaş anlattı: Kılıçdaroğlu bana dedi ki, darbe olsun ilk tanka ben çıkarım. Peki 15 Temmuz akşamı ey Kılıçdaroğlu. Tanklar orada. Seni ışıldaklı bir araba geliyor, tankların önünden alıyor. Sen orada darbecilerle görüşorsun. Ondan sonra o arabaya atlayıp, Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidiyorsun. Devlet Konukevi'nde vatandaşlar Cumhurbaşkanını karşılamaya gelmiş. Ben onu facetime'da bildirmemiştim. Sadece milletimi meydanlara çağırdım ve son anda İstanbul'a inmeye karar verdim.

HANİ SEN TANKIN ÖNÜNDE DURURDUN! BU İŞ YÜREK İSTER...

Havalanına indikten sonra üzerimizden F-16'lar uçuyor, helikopterle bomba yağdırıyorlar. Biz orada vatandaşlarımızla kucaklaştık. Dediler ki, Kılıçdaroğlu geldi ve öbür taraftan bir yerlere gitti. Hani sen tankın önünde dururdun yahu! Ne oldu? Bu iş yürek ister yürek! Bunlarda o yok. Bunlar bu tür şeyleri görmemişler, yaşamamışlar. Bunlar hayatlarında üstlendikleri hiçbir görevi başarıyla yürütmemişler. İşte Kılıçdaroğlu SSK'nın genel müdürlüğünü yaptı mı? O günleri hatırlayanlarınız var mı?

KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİMİZ TAM 22 BİN DOLAR OLACAKTI

Türkiye bu değişimi keşke daha önce yapabilseydi. Mesela 60 darbesini yaşamadan yapsaydı, mesela 90 krizinden evvel yapabilseydi. 1990'lı yıllardaki koalisyonların ülkemize maliyetlerini hep birlikte yaşadık. 2002 yılında ülkenin yönetimini devraldığımızda kişi başına düşen milli gelir 3 bin 500 dolar. Şu anda 11 bin dolar. Şayet 1990'dan itibaren Türkiye istikrarlı şekilde yönetilseydi şu anda 22 bin dolar olurdu. Yazık değil mi bu ülkeye? Bu halkın cebinden çalınan paralarla kendilerine rant imparatorluğu kuranlar elbette değişim istemez. Bu ülke bir gecede yüzde 7 bin 500 faiz ödedi.

MİLLETİN GÖZÜNDE BUNLARIN ZATEN ÜÇ KURUŞLUK İTİBARI YOK

Gittiğim her yerde milletimizin yeni yönetim şekline yürekten inandığını gördüm. Bir birlik ve beraberlik var. Yurt dışında büyük bir oy patlaması yaşandı. 1 milyon 420 bin oy kulanıldı. Son seçimlerde bu sayı 600 bin civarındaydı. Biz şu anda milletimizle beraberiz, beraber yürüyeceğiz. Miletin gözünde bunların zaten üç kuruşluk itibarı kalmadı. İnşallah 16 Nisan bu kötü siyaset dili ve anlayışının tarihe gömüldüğü an olacaktır.