"Osmanbey Koleji'ne arsayı kim bedelsiz verdi?"

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra başlatılan soruşturmalarda adaletli davranılmasını, suçun tespiti hâlinde ceza verilmesini istedi. Demirkırkan, darbeci yapının devlet için zamanla güçlendiğini belirten Demirkırkan, "İlimizde yıllardan beri faaliyet gösteren ve geçtiğimiz hafta kapatılan Osmanbey Koleji'ne Afyonkarahisar’ın en kıymetli arsasını bedelsiz olarak verenler kimlerdir?" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, haftalık basın toplantısında 15 Temmuz Darbe Girişimi'ni ele aldı. CHP İl Saymanı Ömer Bıçak ve CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Sever'in de katıldığı basın toplantısında Darbe Kalkışması'na karşı koyarken canlarını feda eden şehitlere Allah'tan rahmet dileyen CHP İl Başkanı Kemal Demirkırkan, darbe girişimden önemli dersler çıkarılması gerektiğini söyledi. Demirkırkan, "Yaşananların detayları yavaş yavaş ortaya çıkarken, her gün devam eden ve ardı arkası kesilmeyen görevden almalar, tutuklamalar da bir yandan devam ediyor. CHP olarak kalkışmanın ilk gününden beri, askeri vesayete karşı olduğumuz ifade ettik. İlerleyen süreçte halkımızın beklentileri doğrultusundan önce vatan diyerek, hükümete darbecilere gereken cezanın verilmesi için gerekli her türlü desteği verdik. Yıllardan beri inanç ve din temelli bir cemaatin devleti ele geçirmesine bütün uyarılara rağmen seyirci kalınması ve yine yıllardan beri hukuk devleti ilkelerinin ayaklar altına alınmasının sonuçlarını yaşadığımızı düşünüyoruz. Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmaya, 'ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi' demeye devam edeceğiz.Bu darbe girişimi, Anayasada; yasama, yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki denge-denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur" dedi. 

LİYAKAT ESAS ALINMALI

Devlet yönetiminde liyakatin esas alınması gerektiğini hatırlatan Demirkırkan, "Bu darbe girişimi, Devlet yönetiminin liyakate dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık cemaatçilik, tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla, devleti yönetme yerine devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz… Bu bağlamda devletin yeniden inşası bir zorunluluktur. Devlet; kinle öfkeyle önyargıyla yönetilemez. Cumhuriyetçi, sosyal demokrat, Atatürkçü, sendikalı ve haksızlığa her durumda karşı çıkmış birçok kamu görevlisi FETÖ adı altında başlatılan soruşturmada gözaltına alınmış ve görevden uzaklaştırılmıştır. İktidar her muhalif insana, ayrıntısını araştırmadan görevden aldığı her kamu görevlisine karşı daha dikkatli hareket etmelidir. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı, tehdit, devleti darbecilerle aynı düzeye düşürür. Buna izin verilmemelidir. 'Halkın bilgilendirilmesi yaşanılanların halka ulaşması konusunda hem görsel hem de yazılı basın ne kadar önemli olduğunu gördük' diyen AKP İl Başkanı Sayın İbrahim Yurdunuseven'e şunu hatırlatmak istiyorum. Sizin basın özgürlüğü anlayışınızı anlamakta güçlük çekiyoruz. Bir yandan basın özgürlüğünden bahset diğer yandan mizah dergilerini toplat" diye konuştu. 

ADALETLİ DAVRANILMALI, CADI AVI YAPILMAMALI

FETÖ soruşturmasında adaletten taviz verilmemesi gerektiğini ifade eden Demirkırkan, basın açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Adalet bir an önce yerine getirilmelidir. Ancak gerçek adaleti FETÖ temizliği yapıyoruz diyerek çıkartılan Olağanüstü hal uygulamasını kötüye kullanmak, cadı avına çıkmak ileride hepimizin başını ağrıtacak, devleti zor duruma sokacak ve şu anda sağlanmış olan iç barışa en büyük darbeyi vuracaktır. Bireysel hak ve özgürlükler OHAL bahane edilerek, daha da kısıtlanır ve ihlal edilirse toplumdaki kutuplaşma ve gerilimin kontrol edilemez boyutlara ulaşacaktır. Darbe girişiminin hemen ardından yaşanan gözaltı, tutuklama, görevden alma, istifaya zorlama ve tasfiyeler hak ihlallerine dönüşmemelidir. Ülkemizin bir an önce normalleşmeye ihtiyacı vardır. OHAL uygulaması antidemokratik ve toplumun tüm kesimlerini baskı altına almaya dönüşen bir uygulama haline getirilmeden bir an önce kaldırılmalıdır.Ayrıca darbe sonrasında, emre uyan er ve erbaşların linç edilmesi asla kabul edilemez. Askerlerimizi linç girişimine kalkışanların biran önce yargılanmasını istiyoruz. Önümüzdeki süreçte darbeciler yargılanırken, erleri linç edenlerin de yargılanmasını bekliyoruz."

ÜLKEMİZ CUMHURİYET'İN KURUCU FELSEFESİNE DÖNMELİ

Devletin ve milletin bir daha böyle yapılarla karşı karşıya kalmaması için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Demirkırkan, "Devletimiz gerekli güvenlik önlemlerini aldı. Artık sıra devletimizin ve milletimizin bir daha bu yapılarla karşı karşıya kalmaması için mücadele etmeye geldi. Bu mücadeleni geceleri Anıtpark önünde oturarak, 'ben de buradayım' diyerek gazetelere ve sosyal medyaya poz vererek olmayacağı çok açıktır. Dün Cumhuriyet'in temel değerleri ve kurucu felsefesiyle mücadele edenlerin bugün parti binalarına ve meydanlara Atatürk posterleri asmaları, dün tepki topluyor diyerek TC yazısını sildiren, ellerinde Osmanlı Sancağı taşıyanların bugün TC’ye Türk Bayrağı'na sahip çıkmaları, Ulu Önder'in 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözünü dağlara taşlara yazmaları elbette ciddi bir gelişmedir. Ancak yetmez. Ülkemizin acilen Cumhuriyet'in kurucu felsefesi ayarlarına geri dönmesi gerekmektedir. Bu ülkenin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasının tek yolu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başta laiklik ilkesi olmak üzere gösterdiği ilkelerin devletin her kademesinde etkin hale getirilmesinden geçmektedir" ifadelerini kullandı.

"HİMMET PARASI TOPLANIYOR" DEDİK, TEKZİP ETTİNİZ

Demirkırkan, açıklamasını şu vurguları yaptı:

"Üniversitemizde öğretim üyelerinden himmet parası adı altında para toplanıyor, dediğimizde kulak asmayanlar, hatta basın kuruluşuna tezkip göndererek 'Üniversitemiz isminin yasadışı bir yapılanma ile bağdaştırılmaya çalışılmasından başka bir şey değildir' diyenler, AKÜ'de bugün itibariyle görevden el çektirilen 92 görevli hakkında ne diyeceklerdir merak ediyorum. Öçte yandan rektörlük seçimleri öncesi bir çok sivil toplum örgütü dururken şimdi kapanan malum iş adamları derneğini ziyaret edip icazet alanların suçu yok mudur? İlimizde yıllardan beri faaliyet gösteren ve geçtiğimiz hafta kapatılan Osmanbey Koleji'ne Afyonkarahisar’ın en kıymetli arsasını bedelsiz olarak verenler kimlerdir? Devletin, Belediyeler'in bu tür vakıflara milletimize ait olan arsaları peşkeş çekmek yerine kendisinin yapması daha uygun değil midir? İlimize okul veya yurt kazandırmak isteyen ancak bürokrasi hazretlerini bir türlü aşamayan işadamlarımız, zorluklar karşısında pes ettirilirken cemaatlere kapılarını ardına kadar açanların bu yaşanılanlarda dahli yok mudur? Bir devlet büyüğümüz bu yapının kendisini kandırdığını kendisine  'ahmak' diyebileceğimizi ifade etti. Ankara’yı parsel parsel satan  Belediye Başkanı kendisini üç harflilerin kandırdığını söyledi. Bakalım bizim idarecilerimiz bu konuda ne diyecekler?"